Somut olayda, davalı tarafından, cevap dilekçesinde önalım hakkına konu olan payın bulunduğu taşınmaz üzerinde uzun yıllara dayalı fiili taksim bulunduğu bildirilmiştir. Mahkemece davalının bu savunması üzerinde durularak davalının delillerinin ve davacının karşı delillerinin toplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yargılama aşamasında dava konusu önalıma konu payın bulunduğu taşınmazın başında keşif yapılmadan, dava konusu taşınmazda fiili taksimin olup olmadığı açıklığa kavuşturulmadan eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Dava: Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 12.07.2010 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 03.10.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR: Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davacı,paydaşı bulunduğu 10266 ada 1 parsel sayılı taşınmazda diğer pay sahiplerinden G. S. K.,B. S. K: ve M. N. G.’un toplam 3/143 payı 21.04.2009 tarihinde davalıya sattıklarını beyan ederek davalı adına kayıtlı payın iptali ile adına tescilini istemiştir. Davalı, taşınmazda fiili taksim olduğunu, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, taşınmazda fiili taksim olduğundan davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
Somut olayda, davalı tarafından, cevap dilekçesinde önalım hakkına konu olan payın bulunduğu taşınmaz üzerinde uzun yıllara dayalı fiili taksim bulunduğu bildirilmiştir. Mahkemece davalının bu savunması üzerinde durularak davalının delillerinin ve davacının karşı delillerinin toplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yargılama aşamasında dava konusu önalıma konu payın bulunduğu taşınmazın başında keşif yapılmadan, dava konusu taşınmazda fiili taksimin olup olmadığı açıklığa kavuşturulmadan eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine,21.05.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.