1. Anasayfa
  2. Yargıtay 14. Hukuk Dairesi

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2014/8491 K: 2014/9115 T: 8.7.2014


Bir taşınmazda fiili taksim sebebiyle önalım hakkının kullanılamaması için, taşınmazın paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilmesi ve önalım hakkını kullanan (davacı) ile pay satışı yapan paydaşların paylarına denk gelen bölümü kullanıyor olmaları ve de pay satanların bu payı kullandığı sırada önalım hakkını kullanan paydaşın çekişme konusu paya denk gelen yerde hak iddia etmemiş olması gerekir. Somut olayda, davaya konu taşınmazda davacının kullandığı pay bulunmadığından fiili taksimden söz edilemez.

DAVA: Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 13.3.2014 gün ve 2013/16633 Esas, 2014/3349 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR: Davacı, paydaş olduğu 804 parsel sayılı taşınmazın dava dışı önceki paydaşlarının paylarını satış yoluyla davalı Avni’ye devrettiklerini, bildirim yapılmadığını ileri sürerek, önalım hakkına dayanarak davalı adına kayıtlı payların adına tescilini istemiş, 25.5.2011 tarihli dilekçeyle husumeti yeni malik M. K: C.’a yöneltmiştir.

Davalı Avni, yargılama sırasında payı M. K: C.’a satış yoluyla devrettiğinden tarafına husumet yöneltilemeyeceğini; davalı M. K: C. ise, hak düşürücü süre geçtiğini, payı 205.000TL bedelle edindiğini, taşınmazda fiili taksim bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

Mahkemece, fiili taksim bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 13.3.2014 gün ve 2013/16633 Esas, 2014/3349 Karar sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmiştir. Davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

Dava, önalım hakkı sebebiyle tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Önalım hakkı, paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmazdaki payını kısmen veya tamamen üçüncü kişiye satması halinde, diğer paydaşlara, satılan bu payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak, paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve pay satışı yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir.

Önalım davasına konu payın dair bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir 3. şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış sebebiyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.2.1951 tarihli ve 17/1 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.

Somut uyuşmazlıkta, 77.875m² yüzölçümünde tarla niteliğindeki davaya konu taşınmazda davacının da 2006 yılında; davalı Avni’nin 2009 yılında edindiği payı yargılama sırasında 15.7.2010 tarihinde satış yoluyla davalı M. K: C.’ın devraldığından paydaş olduğu görülmektedir. 17.1.2012 günü yapılan keşifte dinlenen davalı tanıkları davacının taşınmazda kullandığı bölümün bulunmadığını, taşınmazın üç parça halinde M., D. ve Y. soyadlı ailelerce kullanıldığı söylemişlerdir. Fen bilirkişinin 18.1.2013 tarihli raporuna ekli krokide (A) ile işaretli bölüm Yılmaz; (B) ile işaretli bölüm Demirtaş soyadlı; (C) ile işaretli bölüm davalı M. K: C.’ın tasarrufunda, (D) ile işaretli bölümün ise boş tarla niteliğinde olduğu belirtilmiştir. Görülüyor ki, davacı taşınmaz zemininde payına özgülenmiş bir bölüm kullanmamaktadır. Bir taşınmazda fiili taksim sebebiyle önalım hakkının kullanılamaması için, taşınmazın paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilmesi ve önalım hakkını kullanan (davacı) ile pay satışı yapan paydaşların paylarına denk gelen bölümü kullanıyor olmaları ve de pay satanların bu payı kullandığı sırada önalım hakkını kullanan paydaşın çekişme konusu paya denk gelen yerde hak iddia etmemiş olması gerekir. Somut olayda, davaya konu taşınmazda davacının kullandığı pay bulunmadığından fiili taksimden söz edilemez. Bu nedenle, davacıya davaya konu payın satış bedeli ile ödenmesi zorunlu harç ve masrafların toplamından ibaret olan önalım bedelini 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 734/2. maddesi uyarınca depo etmesi için süre verilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.

Mahkemece, yukarda açıklanan hususlar uyarınca işlem yapılması gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle davacı vekilinin karar düzeltme İsteminin kabulüyle Dairemizin 13.3.2014 tarihli ve 2013/16633 Esas, 2014/3349 Karar sayılı ilamının kaldırılmasına, hükmün yukarda açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, peşin harcın istenmesi halinde yatırana iadesine, 08.07.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.