3194 Sayılı İmar Kanununun 16. maddesiyle belediye ve mücavir alan hudutları içindeki taşınmazların ifrazının Belediye Encümenlerince, bu alanların dışında bulunan taşınmazların ifrazlarının ise İl İdare Kurullarınca onaylanması gerektiği hüküm altına alınmıştır. Aynı maddenin son fıkrasına göre belirlenen bu esasların paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davalarında da uygulanması gerekmektedir.
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 17.11.2014 gününde verilen dilekçeyle ortaklığın giderilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 5.5.2015 tarihli hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı … vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR: Dava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir. Davalılardan … ve …, dava dışı parsellerin davaya dahil edilerek aynen taksim kararı verilmesini kabul etmediklerini, satış suretiyle ortaklığın giderilmesini talep etmiş, davalı … ise taşınmazın aynen taksim edilmesini istediğini belirtmiştir.
Mahkemece, davanın kabulüyle taşınmaz üzerindeki ortaklığın aynen taksim suretiyle giderilmesine karar verilmiştir. Hükmü davalılar … ve … vekili temyiz etmiştir.
1-)Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre bir kısım davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-) Bir kısım davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalardır. Bu davalarda davalı da davacı gibi aynı haklara sahiptir. Bu sebeple davacının satış suretiyle paylaşma istemesi davalıların aynen paylaşma istemesine engel teşkil etmez.
Paydaşlığın giderilmesi davalarında mahkemece malın aynen bölünerek paylaştırılmasına karar verilebilmesi için taşınmazın yüzölçümü, niteliği, pay ve paydaş sayısı ve tarım arazilerinin niteliği ile imar mevzuatına göre aynen taksimin mümkün olup olmadığının araştırılması gerekir. Taşınmazın önemli ölçüde bir değer kaybına uğraması söz konusu ise aynen bölünerek paylaştırılmasına karar verilemez. Keza paydaşlar rıza göstermedikleri takdirde taşınmazın bir bölümü paylı bırakılamaz.
Aynen bölünerek paylaştırmanın (taksimin) mümkün olması durumunda bölünen parçaların değerlerinin birbirine denk düşmemesi halinde eksik değerdeki parçaya para (ivaz) eklenerek denkleştirme sağlanır. Paydaşlar arasında anlaşma olmadıkça hakim kendiliğinden bazı taşınmazların bir kısım paydaşlara, kalanın diğer paydaşlara verilmesi şeklinde aynen bölünerek paylaştırmaya karar veremez.
Aynen bölünerek paylaştırma (taksim) halinde teknik bilirkişiye ifraz projesi düzenlettirilerek bu projeye göre taşınmaz belediye ve mücavir alan sınırları içerisinde ise ilgili belediyeden, belediye dışında ise İl İdare Kurulundan bölüşmenin (taksimin) mümkün olup olmadığı sorulur.
Belediye Encümeni veya İl İdare Kurullarınca 3194 Sayılı İmar Kanunu ve ilgili Yönetmelik hükümlerine uygun bulunması halinde onaylanması gereken ifraz projesinde kimlere nerelerin verileceği, bu konuda paydaşlar aralarında anlaşamazlarsa hakim huzurunda kura çekilerek belirlenir.
Onay makamından olumsuz cevap gelmesi halinde paydaşlığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmesi gerekir.
3194 Sayılı İmar Kanununun 16. maddesiyle belediye ve mücavir alan hudutları içindeki taşınmazların ifrazının Belediye Encümenlerince, bu alanların dışında bulunan taşınmazların ifrazlarının ise İl İdare Kurullarınca onaylanması gerektiği hüküm altına alınmıştır. Aynı maddenin son fıkrasına göre belirlenen bu esasların paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davalarında da uygulanması gerekmektedir.
Somut olaya gelince; mahkemece yapılan keşif sonucu düzenlenen 2.3.2015 tarihli bilirkişi raporu ve ekindeki kroki Belediye Başkanlığı’na gönderilerek belediye encümeni tarafından onaylanması istenilerek, onaylandığı takdirde aynı şekilde hüküm kurulmalı, onaylanmadığı takdirde ise paydaşlığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmelidir. Mahkemece belirtilen husus gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de mahkemece, dava değerinin yargılama sırasında belirlenmesi gerekirken karardan sonra doğru tespiti için bilirkişiden ek rapor alınması da doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle bir kısım davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istenmesi halinde yatırana iadesine, 20.1.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.