Davalı taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin gerçekte taşınmaz mülkiyetinin ileride devredilmesi amacı ile değil alacağın teminatı olmak üzere yapıldığını savunduğuna göre bu yönde gerekli araştırmalar yapılarak sonucuna göre bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekir
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 30.03.2015 gün ve 2014/1933 Esas, 3466 Karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmişti. Süresi içinde davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
Davacı, davalıların aralarında … Noterliğinin 11.10.2007 tarihli 18830 yevmiye numarası ile düzenleme şeklinde taşınmaz mal satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzaladıklarını, davalı …, … Noterliğinde imzalanan 08.10.2009 tarihli 21662 yevmiye numaralı düzenleme şeklindeki gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine istinaden de bu binadaki yükleniciye düşen 3. kattaki sağ taraftaki dubleks daireyi satın aldığını, inşa edilen binanın bitme aşamasına geldiğini, dava konusu 50 parsel sayılı taşınmazda bulunan dubleks 11 no’lu bağımsız bölümün üçüncü şahıslara devrinin önlenmesi amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesine, dairenin davalılar adına tapu kaydının iptali ile tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan arsa sahibi …, davacı tarafın diğer davalı yüklenici ile aralarında gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi imzaladığını, kendisine tapuda ferağ vermesine yönelik herhangi bir ihbar ya da ihtarname tebliğ edilmediğini, taşınmazdan ve satış işleminden haberdar olmadığını, haberi olsa idi taşınmazın devri için gerekli işlemleri yapacak olduğunu, şu ana kadar yapılan işe karşılık 2 dairenin tapuda devrini verdiğini, vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını belirtmiştir.
Diğer davalı arsa sahibi … da duruşmada, bu meskenle doğrudan ilgisi olmadığını, bir diyeceğinin bulunmadığını, dairenin satışının ihtilaflı olduğunu duyduğunu belirtmiştir.
Davalı yüklenici ..vekili, davalı yüklenicinin..’dan borç para aldığını fakat tüm resmi işlemlerin davacı … adına yapıldığını, tamamen bir kurgu ile karşı karşıya kaldığını, davacının tefeci olduğunu, Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunduğunu belirtmiştir.
Mahkemece, inşaatın henüz % 75-80 oranında tamamlandığını belirterek davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili tarafından temyizi üzerine karar Dairemizce özetle “arsa maliki ile yüklenici arasında düzenlenen inşaat sözleşmesinde yükleniciye kademeli satış yetkisi verilmiş olduğundan, dava konusu daireyi hak edip etmediğinin araştırılması gerektiği” gerekçesiyle bozulmuştur. Bu kez davalı yüklenici vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Dava, yükleniciden temlik alınan kişisel hakka dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Türk Medeni Kanununun 873. maddesi gereğince; “Borç ödenmezse alacaklı, alacağını rehinli taşınmazın satış bedelinden elde etme hakkına sahiptir.
Borcun ödenmemesi halinde rehinli taşınmazın mülkiyetinin alacaklıya geçeceğine ilişkin sözleşme hükmü geçersizdir.”
Kanunun ikinci fıkrasındaki hükmün amacı, alacaklının borçlunun ödemezlik durumundan yararlanarak taşınmazı elde etmesini önlemek, kısaca borçluyu korumaktır.
Somut olayda davalı yüklenici, dava dışı.. adlı kişiden borç para aldığını, bu borca karşılık davacı Recep’e senet verdiğini ve ayrıca davaya dayanak yapılan satış vaadi sözleşmesinin yapıldığını, borcu ödemesine rağmen aleyhine icra takibi yapıldığını ve eldeki davanın açıldığını savunarak davacı ve dava dışı .. hakkında tefecilik nedeniyle suç duyurusunda bulunduğunu, başka kişileri de aynı şekilde mağdur ettiklerini ve haklarında ceza davası açıldığını bildirmiştir. Bu durumda davalı taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin gerçekte taşınmaz mülkiyetinin ileride devredilmesi amacı ile değil alacağın teminatı olmak üzere yapıldığını savunduğuna göre bu yönde gerekli araştırmalar yapılarak sonucuna göre bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekirken Dairemizce farklı gerekçeyle bozulması doğru görülmemiş, davalının karar düzeltme isteminin kabulü ile bozma kararının kaldırılarak yerine yukarıda yazılı nedenlerle tekrar bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davalı vekilinin karar düzeltme istemini kabulü ile Dairemizin 30.03.2015 tarihli 2014/11933 Esas, 2015/3466 Karar sayılı bozma ilamının KALDIRILMASINA, hükmün yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 25.12.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.