1. Anasayfa
  2. Yargıtay 14. Hukuk Dairesi

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2015/2814 K: 2015/10100


Aile konutu ve ev eşyasının sağ kalan eşe özgülenmesinde öncelikle mülkiyet hakkının tanınması istenebilecek olup, mülkiyet yerine intifa veya oturma hakkı tanınması ancak haklı bir sebebin bulunduğunun kanıtlanması halinde mümkündür. Bu nedenle, davacı vekilinin 06.03.2014 günlü duruşmada sözünü ettiği davacının malik olduğu taşınmaz ile mevcut malvarlığı araştırılarak intifa veya oturma hakkı tanınması için haklı bir nedenin bulunup bulunmadığı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 16.07.2013 gününde verilen dilekçe ile taşınmazın miras payına mahsuben özgülenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; taşınmazda davacı yararına intifa hakkı tesisine dair verilen 03.06.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

Davacı, muris eşi ile birlikte oturdukları 114 parsel sayılı taşınmaza hükmen aile konutu şerhi işlendiğini, davalılarca taşınmazda ortaklığın giderilmesi davası açıldığını, başka konutu bulunmadığını ileri sürerek taşınmaz mülkiyetinin miras payına mahsuben adına tescilini istemiş; 06.03.2014 günlü duruşmada intifa hakkı tesis edilebileceğini belirtmiştir.

Davalılar, taşınmazın aile konutu olmadığını, murisin başka bir malvarlığının bulunmadığını, miras payı ile davacının yeni bir konut edinebileceğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, intifa hakkı kurulmasına karar verilmiştir. Hükmü, davalılar vekili temyiz etmiştir.

Dava, taşınmazın miras payına karşılık özgülenmesi istemine ilişkindir. Eşlerden birinin ölümü halinde tereke malları arasında ev eşyası veya eşlerin birlikte yaşadıkları konutun bulunması halinde sağ kalan eş bunlar üzerinde kendisine miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilir. Haklı sebeplerin bulunması halinde sağ kalan eş veya diğer yasal mirasçıların istemi üzerine mülkiyet yerine intifa veya oturma hakkı tesis edilebilir. Bu hak karşılıksız olmayıp, miras hakkına mahsuben tesis edilecektir.

Somut uyuşmazlıkta, murisin mirasçılık belgesinden davalılar ve davacı dışında mirasçısı bulunmadığı anlaşılmaktadır. Muris adına kayıtlı dava konusu iki katlı kargir ev niteliğindeki 114 sayılı parselin İzmir 10. Aile Mahkemesinin 12.07.2013 tarihinde kesinleşen 29.05.2013 günlü ve 2013/43-437 sayılı Kararıyla aile konutu olduğunun tespitine karar verilmiştir. Davacının, TMK’nın 652/1 maddesi uyarınca muris ile birlikte yaşadığı, başka bir deyişle hükmen aile konutu olarak tespit edilen taşınmazda miras payına mahsuben mülkiyet hakkı bulunmaktadır. Davacının intifa veya oturma hakkı tanınmasını istiyebilmesi için TMK’nın 652/2 maddesinde açıklanan haklı sebeplerin varlığının bulunması gerekir. 06.03.2014 günlü duruşmada davacı vekili murisin başka bir malvarlığı bulunmadığını, davacının da bilirkişi tarafından belirlenen bedeli ödeyeceğini açıklamış, davacı asil ise 03.06.2014 günlü beyanında mülkiyet bedelini ödeyemeyeceğini belirtmiştir.

TMK’nın 652. maddesi gereğince aile konutu ve ev eşyasının sağ kalan eşe özgülenmesinde öncelikle mülkiyet hakkının tanınması istenebilecek olup, mülkiyet yerine intifa veya oturma hakkı tanınması ancak haklı bir sebebin bulunduğunun kanıtlanması halinde mümkündür. Davacı, çekişme konusu taşınmazın mülkiyetini, bedelini karşılayamayacağı için intifa veya oturma hakkı tanınmasını istemiş, TMK’nın 652/2 maddesi uyarınca başkaca bir neden ileri sürmemiştir. Bu nedenle, davacı vekilinin 06.03.2014 günlü duruşmada sözünü ettiği davacının malik olduğu taşınmaz ile mevcut malvarlığı araştırılarak intifa veya oturma hakkı tanınması için haklı bir nedenin bulunup bulunmadığı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.

Mahkemece, yukarıda açıklanan nedenlerle eksik araştırma ile taşınmazda davacı yararına intifa hakkı kurulması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.

Kabule göre de, sınırlı ayni haklar arasında sayılan intifa hakkı TMK’nın 794 ve devamı maddelerinde; oturma hakkı ise TMK’nın 823 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, yararına tesis edilene sağladığı hak ve yükümlülükler bakımından birbirinden farklı hükümler taşıdığından davacı yararına TMK’nın 652/2 maddesinde sayılan intifa veya oturma (sükna) haklarından hangisinin tesis edildiğinin hükümde açıkca belirtilmemesi de yerinde değildir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 10.11.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.