Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır. Geçit davalarında uygulanan fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi gereğince yüzölçümü daha büyük olan taşınmazlar üzerinden geçit kurulması tercih edilmelidir.
Davacı tarafından, davalılar aleyhine 25.03.2004 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı istenmesi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 11.04.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi dahili davalı N.. A.. vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
Dava, TMK’nın 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir. Davacı tarafından 582 parsel sayılı taşınmaz lehine civardaki davalılara ait parseller üzerinden geçit kurulması talep edilmektedir.
Mahkemece, davanın kabulü ile 582 parsel lehine, 529 ve 530 parsel sayılı taşınmazlar aleyhine geçit hakkı tesisine karar verilmiş, davalıların temyiz etmesi üzerine Dairemizin 29.03.2006 günlü 2006/2621 Esas, 3669 Karar sayılı ilamı ile aleyhine geçit kurulan 529 ve 530 parsel sayılı taşınmaz maliklerinin harçsız dilekçe ile davaya dahil edilmesinin doğru olmadığı, ayrıca bu kişiler keşiften sonra davaya dahil edildiklerinden keşifteki savunma haklarının engellendiği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde aynı güzegahtan davanın kabulüne dair mahkeme kararının temyiz incelemesinde Dairemizce, 07.10.2010 günlü 2010/8288 Esas, 9899 Karar sayılı ilam ile kurulacak geçitin kesintisizlik ilkesine uygun şekilde ve her bir parsel için ayrı ayrı geçit ihtiyacı kendi içerisinde değerlendirilmesi ve ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiği, geçit ihtiyacı içinde olan davacı parsel maliklerine uygun bir süre vererek kendi içerisinde akti irtifak tesisine olanak tanınması, bundan sonra her bir parsel için ayrı ayrı geçit kurarak hüküm tesis edilmesi gerektiği gözardı edildiğinden kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde davacı vekili, 582 parsel sayılı taşınmaz dışındaki taşınmazlar için geçit talebinden feragat etmiş, keşif ve bilirkişi incelemesi yapılarak daha önceki bozma ilamlarında kazanılmış hak oluştuğu gerekçesiyle 529 ve 530 parsel sayılı taşınmazlar üzerinden geçit hakkı kurulmasına karar verilmiştir.Hükmü, dahili davalı N.. A.. vekili temyiz etmiştir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
TMK7nın 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Geçit davalarında uygulanan fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi gereğince yüzölçümü daha büyük olan taşınmazlar üzerinden geçit kurulması tercih edilmelidir.
Somut olayda ise, dosya içerisindeki 14.11.2011 tarihli keşiften sonra düzenlenen bilirkişi raporu ve ekli krokilere göre 592 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümü, aleyhine geçit kurulan 529 ve 530 parsel sayılı taşınmazların yüzölçümünden çok büyüktür.
Bu itibarla mahkemece, kuzeydeki 592 parsel sayılı taşınmaz üzerinden kırmızı renkle gösterilen seçenekten geçit kurulup kurulamayacağı araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, belirtilen husus gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 01.07.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.