1. Anasayfa
  2. Yargıtay 14. Hukuk Dairesi

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2016/10635 K: 2017/1830 T: 9.3.2017


Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.  Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 27.06.2005 gününde verilen dilekçeyle geçit hakkı istenmesi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 03.03.2015 tarihli hükmün Yargıtayca incelenmesi bir kısım davalılar vekili ve davalı … tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR: Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması istemine ilişkindir. Davacı vekili, davacıya ait 48 parsel sayılı taşınmazın genel yola bağlantısının olmadığını belirterek geçit istemiştir.

Davalılar vekili, davacıya ait 48 ve 49 parsel sayılı taşınmazların bitişik olup köy yoluna sınırının bulunduğunu, davacının geçit talep etmeye hakkının olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından mahkemenin görevsizliğine, kararın kesinleşmesi ve süresi içerisinde talep olması halinde dosyanın yetkili ve görevli Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

Asliye Hukuk Mahkemesince ilk olarak, davacıya ait taşınmaza ulaşan orman yolunun bulunduğu, idari başvuruyla bu yolu kullanabilecek durumda olduğu, fiilen de bu yolu kullandığı, davalılara ait taşınmazlardan geçit talep etmesinin haksız olduğu gerekçesiyle dava reddedilmiş, davacı vekili ve bir kısım davalılar vekilinin temyiz talebi üzerine hüküm, Dairenin 2012/2853-3807 E. K. ilamıyla bozulmuş, davacı vekilinin karar düzeltme talebi üzerine, bu kez 2012/8230-9168 E. K. ilamla karar düzeltme talebinin kabulüyle hükmün değişik gerekçeyle bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece, bozma ilamına uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, bir kısım davalılar vekili ve davalı … temyiz etmiştir.

Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi sebebiyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.

Geçit hakkı verilmesine dair davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.

Geçit tesisi davalarında başlangıçta davacı tarafından öngörülemediğinden dava dilekçesinde talep edilen yer dışındaki güzergahlardan da geçit kurulması gerekebilir. Bu güzergah üzerindeki taşınmazların maliklerine dava dilekçesi ile husumet yöneltilmemiş olması kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından 6100 Sayılı HMK’nun 124. maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı olmayan bu taraf değişikliği talebi kabul edilerek davacının bu kişilerin harçsız olarak davaya katılmalarını sağlamasına imkan verilmelidir.

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.

Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.

Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte ( emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.

Saptanan geçit sebebiyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Bu bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin belirlenmesinden sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.

Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olaya gelince, lehine geçit hakkı tesisi talep edilen 48 parsel sayılı taşınmazın güneyinde bulunan taşınmazlardan genel yola bağlantı yapılması ihtimali üzerinde hiç durulmadan yözölçümü küçük olan 114 ve 115 parsel sayılı taşınmazlardan geçit tesis edilmesi uygun görülmemiştir.

O halde mahkemece yapılması gereken; lehine geçit hakkı tesisi talep edilen 48 parsel sayılı taşınmazın tüm yönlerdeki komşularını gösterir geniş krokisi ilgili kadastro müdürlüğünden, dosyada tapu kaydı bulunmayan komşu taşınmazların tapu kayıtları ilgili tapu müdürlüğünden getirtilmeli, davada taraf olmayan komşu parsel maliklerinin davaya dahil edilmesi için davacı vekiline yeterli süre verilmeli, mahallinde konusunda uzman bilirkişilerle yeniden keşif yaparak alternatif geçit güzergahlarının belirlenmesi sağlanmalı ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.

Mahkemece yukarda değinilen hususlar gözetilmeden karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle bir kısım davalılar vekili ve davalı …’in temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenmesi halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.03.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.