1. Anasayfa
  2. Yargıtay 14. Hukuk Dairesi Kararları

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2016/14805 K: 2017/6851 T: 26.9.2017


Hüküm sonucunda davacı adına tesciline karar verilen payın miktarı açık ve infaza elverişli şekilde gösterilmemiştir. Ayrıca, depo edilen bedelden ödenmesi gereken önalım bedeli ve tapu masraflarının miktarı belirtilerek davalı adına ödenmesine karar verilmesi gerekirken miktar belirtilmeden hüküm kurulmuştur.

Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 21.07.2010 gününde verilen dilekçeyle önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 28.04.2016 tarihli hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 26.09.2016 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili gelmedi. Karşı taraftan davalı vekili geldi. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenin sözlü açıklamaları dinlendi. Duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR: Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptal ve tescil davasıdır. Davacı 3789 ada 3 parsel sayılı taşınmazda paydaş olduğunu, davalının 13.03.2009, 24.03.2009, 13.05.2009, 21.05.2009, 15.06.2009 tarihli satışlarla adı geçen taşınmazda pay satın aldığını belirterek önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil isteminde bulunmuştur. Davalı, 13.05.2009 tarihli işlemin trampa olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, ilk hükümde davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hükmü taraf vekillerinin temyiz etmesi üzerine, Dairemizin 04.11.2014 tarihli 2014/6834 Esas – 2014/12330 Karar sayılı ilamı ile “Davalı 13.05.2009 tarihli resmi senet ile davaya konu 3789 ada 3 parseldeki 345/9056 payı trampa yolu ile edinmiştir. Davacı gerçekte bu işlemin satış olduğunu trampanın muvazaalı olduğunu iddia ederek önalım hakkını kullanmış ise de, muvazaa iddiasını kanıtlayamamıştır. Taşınmazların değer farkı tek başına işlemin satış olduğunu kanıtlamaya yeterli değildir. Mahkemenin trampa işleminin muvazaalı olduğuna dair gerekçesi ise soyut niteliktedir. Önalım hakkı ancak satışlarda kullanılabileceğinden davalının 345/9056 payı trampa ile edindiği anlaşıldığından davacının önalım hakkı bulunmamaktadır. Hal böyle olunca; 13.05.2009 tarihinde trampayoluyla edinilen pay ile bu pay iktisabından sonra yapılan 21.05.2009 tarihli 575/4528 pay ve 15.06.2009 tarihli 1265/9056 pay satışlarına karşı da önalım hakkı kullanılamayacağından bu paylara yönelik davanın reddi yerine yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur.

Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davacının davalı aleyhine açmış olduğu davanın kısmen kabulüne, davacının davalı aleyhine açmış olduğu davaya konu … İli, … İlçesi, … Mah. 3789 ada, 3 parsel sayılı taşınmazda 13/03/2009 ve 24/03/2009 tarihli satışların iptaline dair davasının kabulüne, davalı adına tapudaki kaydın iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, bu satışlara dair ön alım bedeli ve tapu masraflarının bankadaki işlemiş faizi ile birlikte karar kesinleştiğinde davalıya ödenmesine, davacının davalı aleyhine açmış olduğu davada 13/05/2009, 21/05/2009 ve 15/06/2009 tarihli trampa ve satışlara dair davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.

6100 Sayılı HMK’nın 297/2. maddesinde hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin gerekli olduğu açıklanmıştır.

Somut olayda; mahkemece, davaya konu 3789 ada, 3 parsel sayılı taşınmazda 13/03/2009 ve 24/03/2009 tarihli satışların iptaline dair davasının kabulüne, davalı adına tapudaki kaydın iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, bu satışlara dair ön alım bedeli ve tapu masraflarının bankadaki işlemiş faizi ile birlikte karar kesinleştiğinde davalıya ödenmesine karar verilmiştir. Hüküm sonucunda davacı adına tesciline karar verilen payın miktarı açık ve infaza elverişli şekilde gösterilmemiştir. Ayrıca, depo edilen bedelden ödenmesi gereken önalım bedeli ve tapu masraflarının miktarı belirtilerek davalı adına ödenmesine karar verilmesi gerekirken miktar belirtilmeden hüküm kurulmuştur.

Mahkemece, davaya konu taşınmazların son tapu kayıtları getirtilip değerlendirilerek, iptal edilen ve tesciline karar verilen payların hüküm sonucunda açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi ayrıca, depo edilen bedelden davalıya ödenmesi gereken önalım bedeli miktarının da hüküm sonucunda açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Bu hali ile verilen karar usul hükümlerine aykırı olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün bozulmasına, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istenmesi halinde yatırana iadesine, kararın 15 günlük yasal süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.09.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.