1. Anasayfa
  2. Yargıtay 14. Hukuk Dairesi

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi E: 2016/4268 K: 2016/8478 T: 18.10.2016


Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı bir kimsenin payını akrabasına satması hali ile ilgilidir. Davaya konu olayda satış tarihi itibariyle davalı ile payını devreden  arasında akrabalık ilişkisi bulunmadığına göre davacıya tapu kaydında gösterilen satış bedeli ve tapu harç ve masrafları üzerinden önalım bedelini depo etmesi için uygun bir süre tanınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir.

DAVA: Taraflar arasındaki önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 05.11.2015 gün ve 2015/10775 Esas, 2015/9931 Karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacı-davalı tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR: Davacı, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil isteminde bulunmuştur. Davacı yanında davaya müdahale eden asli müdahiller de aynı pay hakkında önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil isteminde bulunmuşlardır. Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.

Davacı vekilinin temyizi üzerine “… davaya konu olayda satış tarihi itibariyle davalı ile payı devreden …arasında mirasçılık ilişkisi bulunmadığına göre davacı ve asli müdahillere tapu kaydında gösterilen satış bedeli ve tapu harç ve masrafları üzerinden önalım bedelini 1/2’şer oranda depo etmeleri için süre tanınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir…” gerekçesiyle bozulmuştur. Davacı ve davalı vekili, karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

1-)Mahkemece yapılan yargılamaya toplanan delillere ve dosya içeriğine göre davalı vekilinin karar düzeltme istemleri yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.

2-) Davacı vekilinin karar düzeltme istemi yönünden;

Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Önalım hakkı, paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmazdaki payını kısmen veya tamamen üçüncü kişiye satması halinde, diğer paydaşlara, satılan bu payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak, paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve pay satışı yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir

Paydaşın pay edinmesinde cebri satışlarda ve trampa gibi satış dışındaki mülkiyet devralınması hallerinde önalım hakkı kullanılamaz. Bunun yanında, paydaş payını karı ve kocaya, çocuklarına yahut akrabaya temlik ederse görünüşte satış sözleşmesi yapılsa bile miras hukuku ile ilgili amaçların ya da bağışlama gibi düşüncelerin hakim olduğu durumlarda önalım hakkı kullanılamaz (27.03.1957 günlü, 1956/12 E: 1957/2 K: …

Somut olayda; davacı ve müdahil davacılar, paydaşı oldukları 10805 ada 2 parsel sayılı taşınmazdaki 5 ve 8 numaralı bağımsız bölümler ile 10806 ada 4 parsel sayılı taşınmazdaki 2 ve 4 numaralı bağımsız bölümlerdeki dava dışı önceki paydaş …’ın payını 30.07.2013 tarihinde satış yoluyla davalıya devrettiğini ve kendilerine bildirim yapılmadığını ileri sürerek payın önalım sebebiyle adlarına tescilini istemişlerdir. Davalı, pay devri yapan paydaşın birlikte yaşadığı kişi olduğunu, payın hibe ile edinildiğini, bu sebeple önalım hakkının kullanılamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece davalının savunmasına itibar edilerek davanın reddine karar verilmiş ise de sözü edilen Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı bir kimsenin payını akrabasına satması hali ile ilgilidir. Davaya konu olayda satış tarihi itibariyle davalı ile payını devreden ….arasında akrabalık ilişkisi bulunmadığına göre davacıya tapu kaydında gösterilen satış bedeli ve tapu harç ve masrafları üzerinden önalım bedelini depo etmesi için uygun bir süre tanınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Hükmün bu şekilde bozulması gerekirken maddi hata sebebiyle hükmü sadece davacı temyiz ettiği halde asli müdahiller bakımından da bozulmasına karar verildiği bu kez yapılan inceleme ile anlaşıldığından davacı vekilinin karar düzeltme talebinin kabulüyle Dairemizin 2015/10775 E.- 9931 K: sayılı kararının kaldırılmasına ve hükmün belirtilen gerekçe ile bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan sebeplerle davalı vekilinin HUMK’nın 440. maddesinde öngörülen hususlardan hiçbirisine uymayan karar düzeltme isteminin REDDİNE, aynı Kanun’un 442/son ve 4421 Sayılı Kanun’un 2 ve 4/b-1 maddeleri delaletiyle takdiren, 264,60 TL para cezasının düzeltme isteyenden tahsiline, red harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, (2) numaralı bent uyarınca davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüyle Dairemizin 05.11.2015 tarihli ve 2015/10775 Esas, 9931 Karar sayılı bozma ilamının kaldırılmasına, yukarda belirtilen sebeplerle hükmün bozulmasına, peşin yatırılan harcın istenmesi halinde davacı tarafa iadesine, üzere, 18.10.2016 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

Davacı taraf,… ili, … ilçesi, … mahallesi, 10805 ada, 2 parselde bulunan 5 ve 8 numaralı bağımsız bölümler ile aynı yer 10806 ada, 4 parselde bulunan 2 ve 4 numaralı bağımsız bölümlerde müvekkili ile davada taraf olmayan …’ın önceden hissedar olduklarını, ..’ın bu bağımsız bölümlerdeki hisselerini davalı …’e 30/07/2013 tarihinde toplam 34.000 TL’ye sattığını, bu hisse satışının müvekkiline noterden bildirilmediğini ileri sürerek, davaya konu bağımsız bölümlerdeki davalıya ait hisseler üzerinde önalım hakkını kullandığını belirterek tapusunun iptali ile adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.

Davalı taraf davaya cevabında; davacı ile pay satışı yapan…’ın kardeş olduklarını, kendisinin ise .. ..ın 3 yıldır birlikte yaşadığı, resmi nikahı bulunmayan eşi olduğunu, bu durumun davacı tarafından bilindiğini, tapuda yapılan işlem her ne kadar satış gibi gözükse de aslında bağışlama olduğunu, pay devrinin gerçek bir satışa dayanmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, davaya konu taşınmazların davacılar ve dava dışı…’a mirasen intikal ettiği, pay devreden… ile davalının davaya konu taşınmazlardan birinde birlikte oturdukları,…’ın davaya konu taşınmazlardaki payını eşi olan davalıya gerçek değerinin 1/10’u oranındaki bir bedelle devrettiği, davaya konu taşınmazların fiili kullanım durumları ve… ile davalı arasındaki ilişki dikkate alındığında, yapılan devrin bir satış olmadığı, bu sebeple şuf’a şartları oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Yerel mahkeme kararı, davacılardan … tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, pay devreden… ile davalının evli olmadıklarını, pay devirlerinin bağış olarak devrine dair bir delil bulunmadığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

Dairemizin, 5/11/2015 tarihli ve 2015/19775 Esas, 2015-9931 Karar sayılı bozma ilamında; mahkemece davalının savunmasına itibar edilerek davanın reddine karar verilmiş ise de, karara gerekçe yapılan 27/03/1957 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararının, bir kimsenin payını mirasçısına satması hali ile ilgili olduğu, davaya konu olayda satış tarihi itibariyle davalı ile payını devreden … arasında mirasçılık ilişkisi bulunmadığına göre davacı ve asli müdahillere tapu kaydında gösterilen satış bedeli ve tapu harç ve masrafları üzerinden önalım bedelinin 1/2’şer oranda depo etmeleri için uygun bir süre tanınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddinin doğru olmadığı belirtilmiştir.

Dairemizin bozma kararına karşı davacı …, kararın müdahil davacılar tarafından temyiz edilmediği bu sebeple sadece hükmün kendisi yönünden bozulması amacıyla; davalı taraf ise hisse devrinin gerçek bir satış olmadığı gerekçesiyle bozma kararının kaldırılarak hükmün onanması amacıyla, karar düzeltme talebinde bulunmuşlardır.

27/03/1957 tarihli ve 1956/12 Esas ve 1957 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında, “Müşterek mülkün hissedarı, hissesini karı veya kocaya evlada veyahut akrabaya temlik etmesi halinde şeklen satış akti bulunsa bile hakikatte satıştan gayri miras hukukuna müteferri maksatların veya hibe gibi mülahazaların hâkim olduğu ahvalde Medeni Kanunun hakiki satışlarda kabul eylediği şufa hakkının cereyan etmeyeceğine 27/3/1957 tarihinde ittifakla karar verildi.” sonucuna varılmıştır.

Mülga 743 Sayılı Kanunu Medeninin 659. maddesinde, bir gayrimenkulün hissedarları olan kişinin onun şayi bir hissesini satın alan üçüncü şahsa karşı kanuni şuf’a hakkını haiz olduğu, hükmü yer almıştır.

4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 732. maddesinde de, paylı mülkiyette bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını tamamen veya kısmen üçüncü kişiye satması hâlinde, diğer paydaşların önalım hakkını kullanabilecekleri, hükmü yer almaktadır.

Kanuni önalım hakkını düzenleyen her iki hüküm de, önalım hakkının kullanılabilmesi için pay devrinin satış akdine dayanmasını aramaktadır. 27/03/1957 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararı, pay devri şeklen satış akdi şeklinde yapılmış olsa bile, aslında satıştan başka maksat taşıyan miras hukukundan kaynaklanan sebeplerle veya bağış gibi düşünce ve niyetlerin hâkim olduğu durumlarda, önalım hakkının kullanılamayacağını belirtmiştir.

Dosya kapsamına ve özellikle şahit olarak dinlenilen … ile…’ın beyanlarına göre, pay devri yapan Leyla ile davalının resmi olarak evli bulunmadıkları ancak, uzun bir süredir birlikte yaşadıkları ve halen davaya konu taşınmazlardan birisinde birlikte oturdukları sabittir. Yerel mahkeme, bu kişiler arasındaki ilişkileri nazara alarak, davaya konu pay devirleri görünüşte satış akdine dayansa bile, pay devrinin bağış amacıyla yapıldığını ve gerçek bir satış bulunmadığını kabul ederek, davacıların bu sebeple önalım hakkını kullanamayacaklarına karar vermiştir. Yerel mahkeme kararının, 1957 tarihli ..’nın hatalı değerlendirilmesiyle bozulduğu kanaatındayım. Davalının karar düzeltme talebinin kabulüyle, Dairemizin bozma kararının kaldırılarak, usul ve kanuna uygun olan yerel mahkeme kararının onanması görüşündeyim. Bu sebeplerle Sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.