Benimsenen geçit güzergahının, davalı Hazineye ait 128 ada 6 parsel sayılı taşınmazı orta kısmından iki parçaya bölerek, bu parselin kullanma ve ekonomik bütünlüğünü bozduğu anlaşılmıştır. Bilirkişi raporunda tespit edilen diğer güzergahlar göz önünde bulundurularak, taşınmaz sınırlarından geçecek şekilde en uygun yerden geçit tesisi gerekir
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 20.01.2016 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı tesisi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 20.01.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi … Malmüdürlüğü temsilcisi tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
Dava, davacının maliki olduğu 128 ada 8 parsel sayılı taşınmaz yararına, Maliye Hazinesine ait 128 ada 6 parsel sayılı taşınmaz üzerinden geçit hakkı tesisi talebine ilişkindir. Davalı idare, taşınmazdan geçit verilmesi halinde taşınmazın yerleşik Yargıtay içtihatlarında belirtilen ilkeler dahilinde tespitler yapılması gerektiğini beyanla, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalı … temsilcisi temyiz etmiştir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
Türk Medeni Kanununun 747/2. maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Somut olaya gelince; mahkemece davacıya ait 128 ada 8 parsel sayılı taşınmaz maliki lehine, Maliye Hazinesine ait 128 ada 6 parsel sayılı taşınmaz üzerinden, fen bilirkişince tanzim edilen 08.12.2015 havale tarihli rapor ve ekli krokide A harfi ile gösterilen yerden ve fakat geçitin metre olarak genişliği ile m2 olarak toplam yüz ölçümü hükümde belirtilmeksizin geçit hakkı tesisine karar verilmiştir. Benimsenen geçit güzergahının, davalı Hazineye ait 128 ada 6 parsel sayılı taşınmazı orta kısmından iki parçaya bölerek, bu parselin kullanma ve ekonomik bütünlüğünü bozduğu anlaşılmıştır. Bilirkişi raporunda tespit edilen diğer güzergahlar göz önünde bulundurularak, taşınmaz sınırlarından geçecek şekilde en uygun yerden geçit tesisi gerekirken; C harfi ile gösterilen sınırdan 128 ada 4 ve 128 ada 5 parseller ile B harfi ile gösterilen diğer alternatif düşünülmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu sebeplerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı idarenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.03.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.