Her ne kadar 775 Sayılı Kanun’un 34. maddesinin 1. fıkrasında “Bu kanun hükümlerine göre belediyelerce tahsis olunan arsalar, yapılar ve bu arsalar üzerinde yapılan bina ile meydana gelen taşınmaz mallar tahsis tarihinden itibaren 10 yıl süre içinde devir ve temlik olunamaz, rehin ve diğer ayni haklarla takyit edilemez, satış vaadi sözleşmesine konu teşkil edemez…” hükmü yer almış ise de bu düzenleme, takyit süresi içinde satış vaadi sözleşmesi yapılmasına engel teşkil etmez. 10 yıllık takyit süresinin geçmesinden sonra da satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı doğmuştur.
DAVA: Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 12.11.2013 gününde verilen dilekçeyle tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 17.07.2014 tarihli hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR: Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil davasıdır. Davacı vekili davalıların murisi …’ın Beşiktaş Noterliği’nin 01.05.1991 tarih ve 17379 yevmiye numaralı satış vaadi sözleşmesi ile … İli, … Mahallesi, 290 konutları …. Blok … adresinde bulunan taşınmazı müvekkiline sattığını, müvekkilinin bedelin tamamını peşin olarak ödediğini, davaya konu taşınmazın …’a tahsis edildiğini, tapu tahsis belgesinin geçerlilik koşullarının … tarfından yerine getirildiğini, satış vaadi sözleşmesi tanzim edildikten sonra taşınmazın fiilen devrinin müvekkiline yapıldığını belirterek davaya konu 7 numaralı bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tescilini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Başkanlığı vekili, satış vaadi sözleşmelerinin Borçlar Kanunu’nun 146. maddesine göre 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunu, davacı tarafından ileri sürelen taşınmazın satış vaadi sözleşmesinin 01/05/1991 tarihli olduğunu, zamanaşımının dolduğunu davaya konu taşınmazın 775 Sayılı yasa uyarınca … Noterliğinin 15.11.1985 tarihli taahhütnamesi ile …. …’a tahsis edildiğini, davacı adına herhangi bir tapu tahsis belgesi bulunmadığını, beyan ederek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
Dayanılan 01.05.1991 tarihli satış vaadi sözleşmesinde 290 konutları 11. Blok 7 numralı bağımsız bölümün satışı vaad edilmiştir. Görülüyor ki, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin yapılış nedeni daha önce 775 Sayılı Gecekondu Kanunu uyarınca …’a yapılan tahsistir. Gerçekten, dosya kapsamından Hazine adına 1562 ada 1 parsel olarak tapuda kayıtlı taşınmazın 5609 Sayılı Kanunla değişik 775 Sayılı Gecekondu Kanunun Geçici 9. maddesi uyarınca 25.11.2011 tarihinde davalı TOKİ’ye devredildiği anlaşılmaktadır. Davalı TOKİ vekilinin cevap dilekçesinde davaya konu taşınmazın 775 Sayılı yasa uyarınca İstanbul 8. Noterliğinin 15.11.1985 tarihli taahhütnamesi ile Sarı oğlu …’a tahsis edildiğini kabul edilmiş, …’ın tapu devri için gereken şartların yerine getirilmediğine dair bir itirazda bulunmamıştır.
Her ne kadar 775 Sayılı Kanun’un 34. maddesinin 1. fıkrasında “Bu kanun hükümlerine göre belediyelerce tahsis olunan arsalar, yapılar ve bu arsalar üzerinde yapılan bina ile meydana gelen taşınmaz mallar tahsis tarihinden itibaren 10 yıl süre içinde devir ve temlik olunamaz, rehin ve diğer ayni haklarla takyit edilemez, satış vaadi sözleşmesine konu teşkil edemez…” hükmü yer almış ise de bu düzenleme, takyit süresi içinde satış vaadi sözleşmesi yapılmasına engel teşkil etmez. 10 yıllık takyit süresinin geçmesinden sonra da satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı doğmuştur.
Mahkemece davalı TOKİ vekilinin cevap dilekçesinde davaya konu taşınmazın 775 Sayılı yasa uyarınca İstanbul 8. Noterliğinin 15.11.1985 tarihli taahhütnamesi ile Sarı oğlu …’a tahsis edildiğini kabul etmiş olması ve …’ın tapu devri için gereken şartların yerine getirilmediğine dair bir itirazda bulunulmamış olması, … ‘ın davacı ile yapılan satış vaadi sözleşmesine göre kendine tahsis edilen 7 numaralı bağımsız bölümü satmayı vaad ettiği de gözönünde bulundurularak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, istenmesi halinde peşin harcın yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.06.2017 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.