Hukuk mahkemelerinde görülmekte olan kadastro ile ilgili dava henüz kesinleşmemişse, o taşınmaz mal hakkında kadastro tutanağı düzenlendiği tarihte, bu mahkemelerin görevi sona ereceğinden, dosyanın görevli kadastro mahkemesine devri gerekir.
Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:
Davacı, kadastro sırasında tahdit işlemi yapılmayan dava konusu yerin K: Köyü merası olduğunu belirterek davalı E: Kasabası Belediyesi’nin bu yere müdahalesinin men’ini istemiş, mahkemece, görevsizlik kararı verilmiştir. Hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalı aleyhine Asliye Hukuk Mahkemesinde kadastro tespitinden önce elatmanın önlenmesi davası açmış, mahkemece taşınmazın bulunduğu çalışma alanında kadastro çalışması bulunması nedeniyle görevsizlik kararı verilerek dava kadastro mahkemesine aktarılmıştır.
Davaya konu olan taşınmaz hakkında tutanak düzenlenmediği ve taşınmazın tespit dışı bırakıldığı Kadastro Müdürlüğü’nün karşılık yazısından anlaşılmaktadır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 27. maddesi uyarınca mahalli hukuk mahkemelerinde görülmekte olan taşınmaz mala ilişkin davalar hakkında kadastro tutanağı düzenlenmekle genel mahkemelerin görevi sona erer. Maddenin açık hükmü karşısında tutanak düzenlenmeyen taşınmazlarla ilgili davalara genel mahkemelerde bakılması gerekir. Bir başka anlatımla tespit sırasında tutanak düzenlenmeyen taşınmazlara ilişkin davalara Kadastro Mahkemesinde bakılamaz. Mahkemelerin görevi kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gerekir. Dava konusu taşınmaz hakkında tutanak düzenlenmediğinden mahkemece görevsizlik kararı verilmesi isabetlidir.
Sonuç: Açıklanan nedenlerle yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 20.3.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.