Kadastro tespitinden sonra doğan haklara ilişkin uyuşmazlıklara bakma görevi genel mahkemelere aittir.
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:
K: Kadastro sırasında 540 ada 1 parsel sayılı 3734 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, tapu ve vergi kaydı nedeniyle H…’ye, C… ve C… adlarına, 35 parsel sayılı 3117 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise kayıt miktar fazlası olması nedeniyle Hazine adına tesbit edilmiştir. Davacı tapu ve vergi kaydı ile kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine, dayanarak dava açmıştır. Mahkemece, davanın reddine ve dava konusu parsellerin tesbit gibi tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Çekişmeli parseller 3402 sayılı Kadastro Kanunu hükümlerine göre ve 12.10.1987 tarihinde tesbit olunmuştur. Davacı 8.8.1991 tarihli dilekçesi ile dava konusu taşınmazları tesbit tarihinden sonra ve 29.6.1990 tarihinde satın aldığını bildirerek dava açmıştır. Davacı tesbitten sonra doğan hakka dayanmaktadır. Tesbitten sonra doğan haklara ilişkin uyuşmazlıklara bakmak görevi genel mahkemelere aittir. Mahkemelerin görevi Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 7. maddesi gereğince kamu düzenine ilişkin olup re’sen gözetilmesi gerekir. Hal böyle olunca, davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken taraflar yönünden kesin hüküm oluşturacak biçimde ve esastan reddine karar verilmesi doğru bulunmamaktadır.
SONUÇ: Temyiz itirazlarının bu nedenlerle kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 22.1.1993 gününde oybirliği ile karar verildi.