Kadastro hakimince re’sen araştırma yapılarak, gerçek hak sahibi adına tescile karar verilmesi gerektiğinden, davadan feragat beyanı, sadece davacılar için bağlayıcı olup, hakimin re’sen araştırma yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz.
Taraflar arasındaki kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteminin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:
K: Kadastro tespiti sırasında 819 nolu parsel tapu kaydına istinaden M…, 466 nolu parsel keza tapu kaydı gereğince Ş…, 994 sayılı parsel de yine tapuya istinaden N… adına, 485 nolu parsel belgesizden, 119, 144, 373, 401, 500, 584, 624, 823 ve 465 nolu parseller ise tapu kaydı gereğince H… ve arkadaşları adına tespit edilmiştir. Kadastro komisyonunca, anılan 13 parça taşınmaz hakkında
kadastro tespitinden önce açılan ve derdest olan taşınmazların mülkiyeti ile ilgili dava bulunduğundan bahisle tutanak ve ekleri yetkisizlikle Kadastro Mahkemesine devir edilmiştir. Öte yandan, 6.6.1966 tarihinde M… ve Ş… tarafından davalılar M…, Ş…, M…, Hazine ve K: .. Köyü Muhtarlığı aleyhine genel mahkemede açılan tapu iptali, tescil, men’i müdahale davası görevsizlikle Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Mahkemece davanın feragat nedeniyle reddine, taşınmazların tespit gibi tescillerine karar verilmiş; hüküm, Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu taşınmazlar hakkında tespitten önce asliye hukuk mahkemesine dava açıldığı ve tutanak düzenlendikten sonra 3402 sayılı Kadastro Yasasının 27. maddesi gereğince dosyanın kadastro mahkemesine aktarıldığı belirlenmiştir. Genel mahkemelerde davalı olan parseller hakkında malik hanelerinin açık bırakılması zorunludur. Tutanak düzenlenirken malik hanesinin doldurulması hiç bir anlam ifade etmez. Anılan Kanunun 30/2. maddesi gereğince bu tür davalarda hakimin re’sen araştırma yaparak gerçek hak sahibi adına tescile karar vermesi gerekir. Bu nedenle davacı tarafın feragat beyanına dayanılarak Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 95. maddesi gereğince hüküm kurulması doğru değildir. Davada Hazine ve Köy Tüzel Kişiliği de taraftır. Bu itibarla feragat beyanı ancak davacılar için bağlayıcı olup, hakimin re’sen araştırma yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Hal böyle olunca, tarafların tüm delilleri toplanarak ve res’en araştırma yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
SONUÇ: Temyiz itirazının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 2.12.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.