Tapu kayıt sahibinin ölüm tarihi ile tespit tarihi arasında 20 yıl süre geçmiş, taşınmaz üzerinde zilyetlik çekişmesiz ve aralıksız ve malik sıfatıyla sürmüş, tapu kaydı malikin ölümünden sonra tedavül görmemiş ve bu sebeple hukuki geçerliliğini yitirmiş ise zilyetlikle iktisap şartlarının oluştuğu kabul edilmelidir.
Taraflar arasındaki kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:
KARAR: Kadastro sırasında 182 ada 73 parsel sayılı 3185.24 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz; irsen intikal, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle H… ve müşterekleri, 182 ada 74 parsel sayılı 6768.63 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, satın alma yolu ile geçen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle M… adına tesbit edilmiştir. Davacı, yasal süresi içinde tapu kaydına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine ve çekişmeli parsellerin tesbit gibi tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı İ… tarafından temyiz edilmiştir.
SONUÇ: Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve tapu kayıt sahibinin ölüm tarihi ile tesbit tarihi arasında yirmi yılı aşkın süre geçtiği, taraflar arasında mirasçılık ilişkisi bulunmadığı, davalının taşınmazlar üzerindeki zilyetliğinin çekişmesiz, aralıksız ve malik sıfatıyla sürdüğü, tapu kaydının malikin ölümünden sonra tedavül görmemesi nedeniyle hukuki geçerliliğini yitirdiği ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 13/B-c maddesinde öngörülen iktisap şartlarının oluştuğu saptandığına ve zilyetliğe değer verilerek hüküm kurulduğuna göre, yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün (ONANMASINA), 14.3.1996 gününde oybirliği ile karar verildi.