1. Anasayfa
  2. Yargıtay 16. Hukuk Dairesi

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 2003/12764 K: 2003/11268 T: 25.12.2003


Taşınmazların mirasçılar adına tescili istendiğine göre tereke iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabi olup mirasçı davacılardan birinin belirtmelik tutanaklarında taşınmazın mera’dan açıldığını beyan etmesinin mirasçılar yönünden bağlayıcı nitelikte kabul edilmesi mümkün değildir.

Kadastro sırasında 132, 133, 135 parsel sayılı 31250, 105250 ve 58875 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, 4753 sayılı Yasa ile oluşan tapu kaydı nedeniyle davalı Hazine adına tespit edilmiştir. İtirazı Kadastro Komisyonunda reddedilen davacı Lütfü, 133 parsel hakkında irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine, Mahmut 132 parsel hakkında, Mahmut ve Fek’i 135 parsel hakkında irsen intikal vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tüm mirasçılar adına tescil istemi ile dava açmışlardır. Mahkemece dava dosyaları birleştirilerek yapılan yargılama sonunda; davacıların davasının reddine, çekişme konusu 132, 133 ve 135 parsel sayılı taşınmazların tespit gibi davalı Hazine adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davacılar Mahmut ve Fek’i ile Lütfü tarafından temyiz edilmiştir.

Mahkemece verilen süreye rağmen keşif masrafının davacılar tarafından tam olarak yatırılmadığından ve mevcut delil durumuna göre davanın ispat edilemediğinden, 132 parsel için davacılardan Mahmut’un 4753 sayılı Yasa’nın uygulanması sonucu tutulan tutanakta meradan açıldığını beyan etmesinden söz edilerek davanın reddine karar verilmiş ise de; taşınmazlardan 132 ve 135 sayılı parseller için keşifler yapılmış, 133 parsel için ise davacısı tarafından keşif ücreti yatırıldığı halde keşfe gidilememiştir.

Keşiflerin yetersiz yapılması bilirkişi ve tanık beyanları arasındaki çelişkinin giderilmemesi, tespit bilirkişileri ve belirtmelik bilirkişilerinin dinlenmemesi nedeniyle yeniden keşfe ihtiyaç duyulması halinde, davacılara sorumluluk yükletilmesi ve keşif avansı ile sorumlu tutulması mümkün olmayıp yeterli keşfin yapılması sorumluluğu mahkemeye aittir. Yeniden keşfe karar verildiğine göre masrafın suçüstü ödeneğinden karşılanması zorunludur.

Davacılardan Mahmut’un belirtmelik tutanaklarında taşınmazın meradan açıldığını ifade etmişse de; taşınmazların mirasçılar adına tescili istediğine ve davacı murisi Mehmet’in 1981 yılında öldüğüne göre tereke iştirak halinde mülkiyet hükümlerine tabidir. Bu beyan mirasçılar yönünden bağlayıcı nitelikte kabul edilmesi mümkün değildir.

Mahkemenin de kabul ettiği gibi keşifler yetersiz olup bilirkişi, tanık ve belirtmelik tutanağındaki bilirkişi beyanları arasında çelişki bulunduğuna göre yeniden keşif yapılmalı, beyanlar arasındaki çelişki giderilmeli, civar parsel tutanaklarından yararlanılmalı, davacılar yararına 3402 sayılı Kanun’un 46. maddesindeki şartların gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılması, 3402 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen sınırlamalar dikkate alınmalı ve sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır. Davacıların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bu nedenlerle BOZULMASINA, 25.12.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.