1. Anasayfa
  2. Yargıtay 16. Hukuk Dairesi

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi E: 2016/8858 K: 2016/8703 T: 02.11.2016


Askı ilanına alınarak itirazsız kesinleşen taşınmazlar hakkında sonradan Tapulama Müdürlüğü’nce re’sen düzeltme yapılmasının mümkün olmadığı kuşkusuzdur.

Kadastro Müdürlüğü’nce 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 41. maddesi uyarınca re’sen yapılan düzeltme işlemi sırasında …. Köyü çalışma alanında bulunan ve tapuda davacı … ve müşterekleri adına kayıtlı olan 105 parsel sayılı 6.200,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 741.918 metrekare yüzölçümlü olarak belirlenerek tapu kaydında düzeltme yapılmasına karar verilmiştir. Davacı …, düzeltme işlemi sırasında kendisine ait taşınmazın yüzölçümünün eksildiği iddiası ile Kadastro Müdürlüğünü hasım göstererek dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Mahkemece; davacının paydaşı olduğu 105 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümündeki farkın planimetre çevrimine bağlı hesap hatasından ileri geldiği, parselin sınırlarında eylemli bir değişikliğin olmadığı, Kadastro Müdürlüğü tarafından yapılan düzeltme işleminin doğru olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına ve Yasa’ya uygun düşmediği gibi yapılan inceleme ve araştırma da hüküm kurmaya elverişli değildir.

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 41. maddesi gereğince Kadastro Müdürlüğünce verilen düzeltme kararı ve eklerinin incelenmesinde; davacı tarafa ait 105 parsel sayılı taşınmazın tesis kadastrosu sonucu yüzölçümünün 6200 metrekare olarak hesap edildiği, komşu 104 parsel sayılı taşınmaz hakkında komisyonca yapılan değerlendirme sonucu 29.01.1971 tarih, 2 sayılı kararla 104 parselin yüzölçümünün 18800 metrekareden 25950 metrekareye çıkartıldığı ve artan bu kısımların 105 ve dava dışı 106 parsel sayılı taşınmazlardan kesilerek 104 parsel sayılı taşınmaza eklendiği, komisyon kararı ile 104, 105, 106 parsel sınırlarının yeniden çizildiği ancak 105 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünün değiştirilmediği, yapılan ölçümde 105 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümünün komisyon kararına göre 741.918 metrekare olduğunun tespit edildiği ve yüzölçümünün bu şekilde düzeltildiğinin belirtildiği anlaşılmaktadır.

Düzeltme kararında bahsi geçen 29.01.1971 tarih, 2 sayılı komisyon kararının incelenmesinde; 104 parsel sayılı taşınmazın 18800 metrekare olarak … adına tespitinin yapılıp askı ilanına alınarak kesinleştiği, sonrasında evrak ve paftalar üzerinde yapılan tetkikte bu yerin daha evvel Toprak Tevzi Komisyonunca tanzim edilmiş paftalarının zemine ve tapulama paftasına tam manasıyla tatbik edilmediğinin farkına varılması nedeniyle 766 sayılı Tapulama Kanunu’nun 94. maddesi gereğince komisyonun re’sen toplandığı, bu yerin hakiki yüzölçümünün 18800 metrekare olmayıp 25950 metrekare olduğu belirtilerek, 104 parselin 18800 metrekare olan yüzölçümünün iptaline ve taşınmazın 25950 metrekare olarak tesciline karar verildiği; eksikliğin hangi taşınmazdan kesilerek taşınmazın 104 parsele eklendiği açıkça gösterilmeden, verilen kararın 105 parsel sayılı taşınmaz maliklerine de tebliğ edilerek 25.03.1971 tarihinde kesinleştirildiği anlaşılmaktadır.

Komisyon kararında açıkça belirtilmemekle birlikte tesis kadastro paftası ile komisyon kararına dayanak pafta karşılaştırıldığında, komisyon kararı ile 104 parsel sayılı taşınmazın yüzölçümündeki değişikliğin davacıya ait 105 parsel ve dava dışı 106 parsel sayılı taşınmazlardan kesilerek 104 parsel sayılı taşınmaza eklendiği, bununla birlikte değişikliğin 105 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydına işlenmediği görülmektedir. 29.01.1971 tarih, 2 sayılı Komisyon Kararına esas alınan mülga 766 sayılı Tapulama Kanunu’nun 94. maddesi uyarınca Komisyonun düzeltme yapma yetkisinin “Tapulamaları yapılmış olan gayrimenkullerden itirazlı olup da komisyonca veya mahkemece karara bağlanmamış olanların tahdit ve tesbitinde, ölçü, tersimat ve hesaplarında düşülen yanlışlıklar” yönünden düzeltme yapmaya yetkili olduğu anlaşılmaktadır.

Ne var ki, askı ilanına alınarak itirazsız kesinleşen taşınmazlar hakkında sonradan Tapulama Müdürlüğü’nce re’sen düzeltme yapılmasının mümkün olmadığı kuşkusuzdur. Bu nedenle, askı ilanına çıkartılarak itirazsız şekilde 12.11.1968 tarihinde kesinleştiği anlaşılan 104 parsel sayılı taşınmaz hakkında komisyon tarafından bu şekilde re’sen verilen karar yok hükmündedir. Kaldı ki, bir an için kararın geçerli olduğu kabul edilse bile tebliğ edilen karar içeriğinde davacıya ait 105 sayılı parselde değişiklik yapıldığına dair bir açıklık da bulunmadığına göre şeklen kesinleşmiş görünen kararın 105 parsel malikini bağlayacağından da söz edilemez.

Hal böyle olunca; doğru sonuca varılabilmesi için 29.01.1971 tarih, 2 sayılı komisyon kararına dayanak harita değil, tesis kadastrosuna dayanak olan paftanın esas alınması gerektiği göz önünde bulundurularak mahkemece, keşifte uygulanması zorunlu bulunan, denetime veri teşkil edecek tesis kadastro paftası çekişmeli taşınmaza ait ölçü krokisi ve çizelgesi dışında, dosya içerisinde bulunmadığı anlaşılan hava fotoğrafları, ortofoto ve uydu fotoğrafları getirtilmeli; bundan sonra mahallinde, yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ve jeodezi veya fotogrametri uzmanı harita mühendisinin katılımı ile keşif yapılmalı; keşif sırasında yerel bilirkişi ve tanıklardan ilk tesis kadastrosu sırasında da zeminde sabit sınır ya da yapılar bulunup bulunmadığı halen kullanımın hangi sınırlarla olduğu, sınır ve yapılar ile Hazinenin taşınmazına tesis kadastrosu tespiti sırasında uygulanan tapu kaydı haritasının, sınırlandırma sırasında ne şekilde uygulandığı sorularak bu teknik bilirkişiye işaretlettirilmeli, uygulama fotoğrafları çekilmeli, teknik bilirkişiden düzeltme işlemine esas teşkil eden bilgi ve belgeler ile bilirkişi ve tanık anlatımlarından yararlanarak düzeltme işleminin denetlenmesi istenmelidir.

Teknik bilirkişi raporunda; ilk tesis kadastrosunun hangi yöntem ve tekniklerle yapıldığı, uygulanan yöntemlerin hata paylarının ne olduğu, üretilen haritaların zeminle uyumsuz bulunması halinde farklılığın nereden ve hangi sebeplerden kaynaklandığı, 41. madde uyarınca yapılan düzeltme işlemi sonucu tespit edilen yeni sınırların yönetmelik hükümlerine uygun olarak tespit edilip edilmediği, düzeltme işleminde hata yapılmış ise doğru sınır ve haritanın nasıl olması gerektiği gibi hususlar ve “düzeltme işlemi ve haritasını” irdeler şekilde, teknik ve bilimsel verilere dayalı ayrıntılar yer almalı, ayrıca birincisi, ortofoto üzerinde ilk tesis kadastrosuna ait harita ile düzeltme haritasını ada bazında, ikincisi çekişmeli taşınmazlar ve komşularını kapsar bazda ve üçüncüsü ise ilk tesis kadastro haritası ile çekişmeli taşınmazların zeminini çakıştırır bazda en az üç adet harita düzenlemesi ve düzeltme haritasında yanlışlık varsa, doğru sınırları gösterir harita tanzim edilmesi istenmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.