1. Anasayfa
  2. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 1992/13053 K: 1992/7824 T: 21.9.1992


Mirasçılardan mal kaçırmak amacı ile, aslında bağış yapıldığı halde, danışıklı olarak tapuda satış göstererek yapılan temlik işleminin iptali istemini içeren davaya bakma görevi, kadastro mahkemesine aittir.

Taraflar arasındaki tespite itiraz davası üzerine yapılan yargılama sonunda; davanın reddine ilişkin verilen hüküm davacı R. tarafından süresi içinde temyiz edilmekle; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Kadastro sırasında 112 parsel sayılı 23220 metre kare yüzölçümündeki taşınmaz tapu kaydına dayanılarak N., 113 parsel sayılı 8266 metre kare yüzölçümündeki taşınmaz da aynı nedenle R. adlarına tespit edilmiştir. 112 no’lu parsel tutanağına köy muhtarı ile N. itiraz etmişlerdir. Komisyonca; itirazlarının reddine, ancak 112 nolu parselin askı ilan tarihinden sonra Aralık 1983 tarih, 4 no’lu tapu ile N. tarafından oğlu İ.’ye satıldığından bahisle İ. adına tesciline karar verilmiştir.

R., kardeşi İ.’i göstererek açtığı dava ile 112 no’lu parselin bir bölümünün ifrazen iptali ile kendisine ait 113 no’lu parsele eklenmesini ve 112 no’lu parselin kalan bölümünün de miras bırakan N. adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece davacı R.’nin kardeşi Ş. ile birlikte Asliye Hukuk Mahkemesinin 1985/263 esas sayılı dosyasında danışık nedeniyle tapu iptali davası açtığını üç ay sonra da kadastro mahkemesinde bu davayı açtığından derdestlik nedeniyle davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı R… tarafından temyiz edilmiştir.

1- Çekişmeli 112 no’lu parsel tutanağına itiraz eden N., 20.1.1985 tarihinde öldüğünden komisyon kararı mirasçılarına tebliğe çıkarılmış mirasçılardan davacı R. süresinde açtığı dava ile 112 no’lu parselin bir bölümünün kendisine ait 113 no’lu parsele eklenmesini ve miras bırakan babası N.’nin İ.’e kadastro tespitinden sonra tapu ile yaptığı satışın danışıklı olduğunu ileri sürerek iptal davası açmıştır. R.’nin 112 no’lu parselin bir bölümünün 113 no’lu parsele eklenmesi konusundaki iddiası miras bırakan ve tutanağa itiraz eden N.’ye bağlı bir haktan ileri gelmediğinden tutanak R. yönünden kesinleşmiştir. Artık davası kadastro mahkemesinde görülemez. R.’in bu konuya ilişkin davasının görev yönünden reddine, tutanağın onaylı bir örneği ile dava dosyasının asliye hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu gibi hüküm kurulması isabetsizdir.

2- Davacı R.’nin babası N.’nin taşınmazı danışıklı olarak kardeşi İ.’ye devrettiği, bu nedenle 112 no’lu parselin N. adına tescili konusundaki iddiasına gelince; 21.2.1985 günlü komisyon kararı davacı R.’ye 7.9.1985 tarihinde, kardeşi Ş.’ye de 19.1.1986 tarihinde tebliğ edilmiştir. Komisyon kararı aleyhlerine olan R. ve Ş. karar kendilerine tebliğ edilmeden 10.6.1985 tarihinden önce Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 1985/263 sayılı dosyası ile açtıkları davada çekişmeli 112 no’lu parsel ile kadastro tutanağı düzenlenmeyen ve tapuda kayıtlı olan diğer bir taşınmazı babaları N.’nin mirasçılarından mal kaçırmak amacı ile aslında bağış yaptığı halde, danışıklı olarak tapuda satış göstermek suretiyle kardeşleri İ.’e temlik ettiğini, öncelikle danışıklı işlem nedeniyle tapu kaydının iptalini ve miras bırakan N. adına tescilini, olmadığı takdirde saklı payları oranında tenkise karar verilmesini istemişlerdir. Davacı R.’nin kardeşi Ş. ile 1985/263 esas numarasıyla asliye hukuk mahkemesine açtıkları davadan sonra 20.9.1985 gününde kadastro mahkemesinde açtığı bu dava ile 112 no’lu parselin danışıklı olarak kardeşi İ.’ye devredildiğini ileri sürerek kaydın iptaliyle N. adına tescilini istemiştir. Danışıklı işlemin iptali isteği kadastro mahkemesinin görevine giren bir konudur. Ne var ki; 112 no’lu parselin tutanağı 20.7.1982 tarihinde düzenlenmiştir.

Danışıklı olduğu ileri sürülen işlem tutanağın düzenlenmesinden çok sonra Aralık 1983 tarihinde yapılmıştır. 3402 sayılı Kadastro Yasası’nın 26. maddesinde “Kadastro Mahkemesinde görülmekte olan dava konusu taşınmaz mal 40. madde uyarınca başkasına devredildiği takdirde, davaya devralan devam eder” hükmü öngörülmüş ise de, aynı Yasa’nın 26/son maddesi; “..Kadastro tutanağının düzenlenmesi gününden … sonra doğan haklara dair … isteklerinin incelenmesi Kadastro Mahkemesinin görevi dışındadır” hükmü yer almaktadır. Davacı R., tutanağın düzenlendiği 20.7.1982 tarihinde ve danışıklı olduğu ileri sürülen işlemin yapıldığı 26.12.1983 tarihinde taşınmazda hak sahibi değildir. Davacının dava açma hakkı murisin öldüğü 1.1.1985 tarihinde doğmuştur. Şu hale göre davacı R.’nin kişisel hakkına dayalı olarak açtığı danışıklı işlemin iptali ile taşınmazın N. ya da mirasçıları adına tescili konusundaki davası tutanağın düzenlenmesinden sonra doğan hakka dair bir istektir.

O halde dava dilekçesinin görev yönünden reddine, dosyanın görevli K: Asliye Hukuk Mahkemesi’ne, tutanak aslı ve eklerinin de Tapu Sicil Müdürlüğüne gönderilmesine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu gibi hüküm kurulması isabetsizdir.

Sonuç: Davacı R.’nin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile açıklanan nedenlerden ötürü hükmün BOZULMASINA, 21.9.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.