Mera aidiyeti ile ilgili, yenilik doğurucu bir hüküm gerektirir davaya, kadastro mahkemelerinde bakılamaz.
Taraflar arasındaki tespite itiraz davası üzerine yapılan yargılama sonunda, davanın reddine ilişkin verilen hüküm davacılar K: ve H. Köyü tüzel kişilikleri tarafından süresi içinde temyiz edilmekle; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Kadastro sırasında; 553 parsel sayılı, 2367 hektar, 4200 metre kare yüzölçümündeki taşınmaz, 480 no’lu vergi kaydına göre mera olarak tescil harici bırakıldı. İtirazı tapulama komisyonunda reddedilen K: Köy Tüzel Kişiliği adına muhtar, vergi kaydı ve İlçe İdare Kurulu’nun kararına dayanarak parselin güney doğusunda 5000 dönüm yerin K: Köyü merası olarak tespiti için H. Köyü Tüzel Kişiliği adına muhtarı, parselin 1500 dönümlük yerinin özel mülk olarak H. Köyü adına tescili için dava açmışlardır. Mahkemece, davanın reddine ve dava konusu parselin tesbit gibi tesciline karar verilmiş; hüküm, davacılar K: ve H. Hüseyinler Köyü tüzel kişilikleri tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve çekişmeli 553 no’lu parselin kadimden beri köy merası olduğu davacı H. Köyü Tüzel Kişiliği’nin dayandığı vergi kaydının çekişmeli parsele uymadığı ve adı geçen köyün özel mülk olarak da çekişmeli parseli kullanmadığı ve aslında kamu malı niteliğindeki meraların zilyetlikle kazanılma olanağının bulunmadığı nazara alınarak davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik görülmediğinden, davacı H. Köyü Tüzel Kişiliği’nin temyiz itirazları yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün. ONANMASINA,
2- Davacı K: Köyü Tüzel Kişiliği’nin temyizine gelince: Adı geçen köy, dava dilekçesinde çekişmeli 553 no’lu parselin güneydoğu bölümünde 5000 metre karelik yerin davalı Ç. Köyü’nün değil, kendi köylerinin merası olduğunu, bu bölümün ifrazen K: Köyü’nün merası olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir. Davacı köyün bu isteği mera aidiyeti ile ilgili yenilik doğurucu hüküm almayı gerektirmektedir. 3402 sayılı Yasa’nın 25/son maddesi uyarınca bu tür istekler kadastro mahkemelerinde görülemez. Hal böyle olunca, K: Köyü Tüzel Kişiliği’nin davasının görev yönünden reddine, tutanağın onaylı bir suretinin dosya içerisinde bırakılarak aslının kesinleşen kararla birlikte Tapu Sicil Müdürlüğüne, dava dosyasının görevli B. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, kesin hüküm oluşturulacak biçimde K: Köyü davasının da esastan reddedilmesi isabetsizdir.
Sonuç: Davacı K: Köyü tüzel kişiliği’nin temyiz itirazları yerindedir, kabulü ile açıklanan nedenlerden ötürü hükmün BOZULMASINA, 5.11.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.