Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 1992/5018 K: 1992/4044 T: 29.4.1992

Kadastro davalarında asli müdahale, yani taraflara bağlı olmaksızın bağımsız hak talebi ile davaya katılmak mümkünse de, asıl davacının davasından feragat ettiği tarihten sonra davaya katılanın, dava dilekçesinin, görev yönünden reddi gerekir.

Taraflar arasındaki tespite itiraz davası üzerine yapılan yargılama sonunda; davanın, davacı M. yönünden reddine, müdahil davacı yönünden kabulüne ilişkin verilen hüküm davalı Hazine vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Kadastroca 4950 parsel, sahibi bilinmediğinden bahisle Hazine adına tespit edilmiştir. Mahkemece zilyetliğe dayanan davacının açtığı dava kabul edilmiş; hüküm, Hazine ve Köy İşleri Bakanlığı tarafından temyiz edilmiştir.

Mahkemece, davacı M. mirasçılarının davası kabul edilerek parselin adlarına tesciline karar verilmiş ise de davacıların murisi M., 8.4.1988 tarihinde yapılan keşifte davasından feragat ettiğini bildirmiştir.

HUMK:nun 94. maddesi hükmü uyarınca feragat, kesin bir hükmün tüm yasal sonuçlarını meydana getirir. 3402 sayılı Kadastro Yasası’nın 26/D maddesi gereğince, kadastro davalarında taraflara bağlı olmaksızın bağımsız hak talebiyle asli müdahil sıfatıyla davaya katılmaları mümkündür. Ne var ki davacının davasından feragat ettiği tarihten sonra E: 11.4.1988 tarihli dilekçesiyle davaya katıldığı o tarihte derdest bir davanın varlığından söz etme olanağı yoktur. Şu hale göre; katılan E:’nin dava dilekçesinin görev yönünden reddine, dosyanın görevli Karaman Asliye Hukuk Mahkemesi’ne, tutanak ve eklerinin de kesinleşen komisyon kararı gibi işlem yapılmak üzere tapu idaresine gönderilmesine karar verilmesi gerekirken, aksi düşüncelerle katılanın davasının esası hakkında hüküm kurulması doğru değildir.

Sonuç: Davalıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü BOZULMASINA, 29.4.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın