Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 1992/9471 K: 1992/7541 T: 11.9.1992

Davalının dava tarihinden önce öldüğü belirlendiği takdirde, davalının mirasçıları belirlenip davaya katılmaları sağlanarak uyuşmazlığın esastan çözümlenmesi gerekirken, davanın husumet yönünden reddine karar verilmesi isabetsizdir.

Taraflar arasındaki tespite itiraz davası üzerine yapılan yargılama sonunda davanın reddine ilişkin verilen hüküm davacı Hazine vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Kadastro sırasında 125 parsel sayılı 21990 metre kare yüzölçümündeki taşınmaz tapu kaydı ile kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ölü Y. adına tespit edilmiştir. İtirazı, tapulama komisyonunda reddedilen Hazine kayıt miktar fazlası olduğuna dayanarak dava açmıştır. Mahkemece, davanın husumet yönünden reddine ve dava konusu parsele ait tutanak ve eklerinin iadesine karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Mahkemece, davalının dava tarihinden önce öldüğü belirlenerek davanın husumet yönünden reddine karar verilmiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 29/2. maddesinde ölünün ismi açıklanarak mirasçıları denilmek suretiyle mirasçılar aleyhine dava açılabileceği, dava sırasında davalının davadan önce öldüğünün anlaşılması halinde davaya mirasçılar aleyhine devam olunacağı hükme bağlanmıştır. Kanunun açık hükmü karşısında 4.5.1978 gün ve 4/5 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının kadastro davalarında uygulama imkanı kalmamıştır.

Sonuç: Hal böyle olunca, davalının mirasçıları belirlenip davaya katılmaları sağlanarak uyuşmazlığın esastan çözümlenmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğundan temyiz itirazlarının bu nedenle kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 11.9.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın