1. Anasayfa
  2. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 1993/1116 K: 1993/7507 T: 15.6.1993


Müdahil olarak davaya katılanların iddialarına ait uyuşmazlığın, kadastro mahkemesinde görülebilmesi için açılmış bir dava bulunması ve müdahilin tutanağa itiraz etmemiş olması gerekir.

Taraflar arasındaki tespite itiraz davası üzerine yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hüküm davacı Hazine tarafından süresi içinde temyiz edilmekle; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Kadastro sırasında 201 parsel sayılı 5650 metre kare yüzölçümündeki taşınmaz tapu kaydı ve zilyetlik nedeni ile R. ve arkadaşları ile Hazine adına tespit edilmiştir. Askı ilan süresi içinde İ.’nin itirazı komisyonca reddedilmiş, askı ilan süresinden sonra Hazinenin Asliye Mahkemesinde davalılar R. ve arkadaşları aleyhinde açtığı tapu iptali ve yüzölçüm fazlalığının yol olarak tespiti davası görevsizlikle Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Mahkemece, Hazinenin davasının kısmen kabulüne, taşınmazın keşif haritasında (A) harfi ile işaretli 105 metre karelik bölümünün yol olarak sınırlandırılmasına, geri kalan 5545 metre karelik kısmının tespitteki pay oranına göre davalılar R. ve arkadaşları ile davacı Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, Hazine tarafından temyiz edilmiştir.

Dava konusu 201 parselle ilgili kadastro tutanağı 6.2.1980 tarihinde askı ilanına çıkarılmıştır. Hazinenin askı ilan süresi içinde tespite karşı bir itirazı vaki olmamıştır. Davacı Hazine 30 günlük yasal süre geçirildikten sonra 5.11.1980 tarihinde dava açmıştır. Bu durumda kadastro tespiti Hazine yönünden kesinleşmiştir. Kesinleşen tespit aleyhine açılan davalara kadastro mahkemesinde bakılamaz. Öte yandan 3402 sayılı Kadastro Yasası’nın 27. maddesi gereğince Kadastro Mahkemelerinde dava açıldıktan sonra tespitten önceki haklara dayanılarak asli müdahil sıfatıyla davaya katılanların iddialarına ait uyuşmazlıkların kadastro mahkemelerinde görülebilmesi için ortada usulüne uygun olarak açılmış bir davanın bulunması ve davaya katılan kişinin tutanağa itiraz etmemiş olması gerekir. Somut olayda, davacı Hazine tutanağa itiraz etmemiş ise de itiraz eden gerçek şahıs kadastro komisyonunun red kararına karşı dava açmamıştır. Bu durumda, Hazinenin davası da Kadastro Mahkemesinde görülemez. Mahkemelerin görevi kamu düzeni ile ilgili olup, yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerekir. O halde davanın görev yönünden reddine, tutanağın onaylı bir örneğinin dosya içinde bırakılarak dava dosyasının görevli Ç. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne, tutanak aslı ve eklerinin de kesinleşen komisyon kararı gibi işlem yapılması için Tapu Sicil Müdürlüğüne gönderilmesine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu gibi hüküm kurulması isabetsizdir.

Sonuç: Davacı Hazinenin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile açıklanan nedenlerden ötürü hükmün BOZULMASINA, 15.6.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.