Kadastro tespitinden önce, genel mahkemelerde dava konusu olan parsellerin malik haneleri açık bırakılmalı ve gerçek hak sahibi kadastro hakimince belirlenmelidir.
Taraflar arasındaki tespite itiraz davası üzerine yapılan yargılama sonunda, davanın reddine ilişkin verilen hüküm davacılar tarafından süresi içinde temyiz edilmekle; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Kadastro sırasında; 253 ve 254 parsel sayılı, 2190 ve 2750 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar irsen intikal vergi kaydı ve zilyetlik nedeniyle A. mirasçıları adına, 831 no’lu 8770 metre kare yüzölçümündeki taşınmaz vergi kaydı, irsen intikal ve pay satışı nedeniyle H. mirasçıları A., A., M., N. ve F. adlarına tespit edilmişlerdir. İtirazı, tapulama komisyonunda reddedilen F. ile N. vergi kaydı ile kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak taşınmazların H.’ye ait olduklarını, A.’dan gelmedikleri iddiasına dayanarak dava açmışlardır. Mahkemece, davacılar 831 parselden vazgeçtiklerinden karar vermeye yer olmadığına 253 ve 254 parsellerin tespitleri gibi tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, çekişmeli 253-254 no’lu parseller tarafların ortak miras bırakanı 1335 yılında ölen H. oğlu A.’dan kaldığı taksim edilmediği gerekçesiyle payları oranında mirasçıları adına tesciline karar verilmiştir. Ne var ki, davacılar tutanağa itiraz dilekçesinde çekişmeli taşınmazlar hakkında tespitten önce M. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 1972/73 esas sayılı tescil davaları bulunduğunu ve halen Yargıtay incelemesinde olduğunu bildirmişlerdir. Gerçekten davacı F. ve arkadaşları asliye hukuk mahkemesinin 1962/73 sayılı dosyası ile onbir parça taşınmaz hakkında Medeni Yasa’nın 639. maddesi gereğince tescil davası açtıkları ve 1972/73-1975/366 sayılı kararı ile taşınmazların A. mirasçıları adına tesciline karar verildiği, F. ve arkadaşlarının temyizi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesi bazı eksikliklerden dolayı 20.9.1976 gün ve 2063-6911 sayılı kararı ile dava dosyasını mahkemesine geri çevirdiği, çekişmeli parseller hakkında kadastro tutanaklarının 1982 yılında düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, bu yön üzerinde hiç durulmamıştır. 3402 sayılı Kadastro Yasası’nın 5, 10, 11, 27, 30. maddeleri gereğince kadastro tespitinden önce genel mahkemelerde dava konusu olan parsellerin malikanelerinin açık bırakılması ve gerçek hak sahibinin kadastro hakimi tarafından belirlenmesi zorunludur. Yasa’nın açık hükmüne karşın yetkisiz kadastro komisyonu tarafından itirazın incelenerek maliklerin belirlenmiş olması hukuken yok hükmündedir. Hal böyle olunca asliye hukuk mahkemesinin 1972/73 esas sayılı dava dosyası görevsizlik yolu ile kadastro mahkemesine aktarılmalı, bundan sonra davaya konu olan tüm parsellerin tespiti ile tutanakları ilgili yerlerden getirtilmeli, gerekli askı ilanları yaptırıldıktan sonra Asliye Hukuk Mahkemesinden aktarılan davanın tarafları bu davanın doğal tarafı olacağından taraflar duruşma gününden haberdar edilerek tarafların delilleri toplanmalı ve böylece toplanacak delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Sonuç: Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz. Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile açıklanan nedenlerden ötürü hükmün BOZULMASINA, 7.10.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.