Tapu kaydı hukuki değerini yitirdikten sonra yapılan devir işlemi geçersiz olduğundan, bu tür bir işlemle sahip olduğu payı, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesiyle satan davacının bedelin ödenmemesi nedeniyle açtığı davanın kabulü isabetsizdir.
Taraflar arasındaki tesbite itiraz davası üzerine yapılan yargılama sonunda, davanın kabulüne ilişkin verilen hüküm davacı ve davalılar tarafından süresi içinde temyiz edilmekle; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR: Kadastro sırasında 803, 435, 494, 800, 972, 31 parsel sayılı 3400, 8500, 13000, 2500, 2750, 23744 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar tapu kaydı ile satış vaadi senedi ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalılar adlarına tesbit edilmiştir. İtirazı kadastro komisyonunda reddedilen A…, vaadedilen bedelin bir kısmının ödenmemesi nedeniyle, payına yönelik dava açmıştır. Mahkemece davanın kabulüne ve dava konusu parselin davacı ve davalılar adına paylı olarak tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Çekişmeli taşınmazlar iskanen 1933 yılında paylı olarak davacının babası H… R… oğlu İ… ve davacının büyük annesi H… ile müşterekleri adına tapuya tescil edilmiştir. 1/5 pay sahibi F… 1937’de, 2/5 pay sahibi İ… ise 1940’da ölmüşlerdir. Davacı, kendisine F… ve İ…’den kalan payları 1953 yılında noter satışı vaadi senediyle davalıya devir etmiştir. O zamandan beri davalı, taşınmaza nizasız, aralıksız malik gibi zilyettir. Ancak, davacı A… 1979 yılında miras bırakanların adına tapuda kayıtlı olan payları adına intikal etmiştir. Tapuda müşterek pay maliki ve davacının miras bırakanları F… 1937 ve İ… 1949 yılında öldüklerinden, 3402 sayılı Kadastro Yasasının 13/B-c ve Medeni Yasanın 639/2. maddelerinde gösterilen kazandırıcı zamanaşımı ile mülk edinme süresi geçtikten sonra intikal işleminin yapıldığı, tapu kaydındaki bu paylar yönünden de tapunun yasal değerini yitirdiği anlaşılmaktadır. Tapu kaydı yasal değerini yitirdikten sonra yapılan intikalin davacı yararına bir hak doğurmayacağı açıktır. O halde, davanın reddi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm verilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Davacı A…’nın temyiz isteminin reddine, davalıların temyiz istemlerinin kabulüne, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (BOZULMASINA) ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene geri verilmesine, 27.11.1995 gününde oybirliğiyle karar verildi.