Taşınmaz orman sayılan yerlerden değilse, zilyetliğe dayalı mülk edinme koşullarının varlığı tanık, bilirkişi beyanları, komşu parsellerin kadastro tutanakları da göz önüne alınarak, kapsamlı bir inceleme ile karar verilmelidir.
Taraflar arasındaki tespite itiraz davası üzerine yapılan yargılama sonunda; davanın reddine ilişkin verilen hüküm davacı Hazine tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi gereği düşünüldü:
Kadastro sırasında 201 ada 9 parsel sayılı 8600 metre kare yüzölçümündeki taşınmaz vergi kaydı ile, irsen ve taksimen gelen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ölü M. adına tespit edilmiştir. Askı ilan süresi içinde Hazine 3402 sayılı Yasa’nın 45/1. ve 2. maddelerinin Anayasa Mahkemesince iptal edildiğinden taşınmazın Hazine adına tescili gerektiği gerekçesiyle dava açmıştır. Mahkemece, davanın reddine ve dava konusu parselin davalı M. mirasçıları adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. Dava dilekçesindeki açıklamalara ve tarafların yargılama sırasındaki iddialarına göre uyuşmazlık, taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığı, değilse davalılar yararına zilyetliğe dayalı mülk edinme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği yönünde toplanmaktadır. Bilindiği üzere bir yerin orman sayılan yerlerden olup olmadığının, yörede orman tahdidi yazılmış ise, kesinleşen orman tahdit haritasının uygulanmasıyla, tahdit yapılmamışsa yöreyle ilgili memleket haritası, amenajman planı ve hava fotoğraflarının uygulanması ve serbest orman mühendisinden alınacak gerekçeli raporla belirlenmesi gerekir. Somut olayda orman tahdidinin yapılıp yapılmadığı, sorulmadığı gibi memleket haritası, amenajman planı ve hava fotoğrafları da getirtilmemiş, tek bir orman mühendisinin yetersiz ve soyut içerikli sözleriyle uzmanlığı yetersiz ziraatçi bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm tesisi yoluna gidilmiştir.
Eksik inceleme ile hüküm verilemez. O halde davalılardan tanık göstermeleri istenmeli, yörede orman tahdidinin yapılıp yapılmadığı sorulmalı, tahdit yapılmamışsa memleket haritası, amenajman planı ve hava fotoğrafları getirildikten sonra yerinde yeniden keşif yapılarak varsa kesinleşen orman tahdit haritası uygulanmak suretiyle, yoksa memleket haritası, amenajman planı ve hava fotoğrafları uygulanarak taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığı konusunda serbest orman mühendislerinden oluşturulacak üç kişilik bilirkişi kurulunca gerekçeli rapor alınmalı, taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde zilyetlikle kazanılamayacağı düşünülmeli, orman sayılan yerlerden olmaması ya da orman sınırı dışına çıkarılmış olduğunun belirlenmesi halinde de davalıların zilyetliklerinin başlangıç tarihi, süresi ve sürdürülüş biçimi olaylara dayalı olarak bilirkişi ve tanıklardan ayrı ayrı sorulmalı, bilirkişi ve tanık sözleri arasında aykırılık doğduğunda giderilmeli, komşu parsellerin kadastro tutanakları ve dayanak kayıtları getirtilerek bilirkişi ve tanık sözlerinin ve yapılan uygulamanın doğruluğu denetlenmeli, keza komşu parsellerle ilgili verilip kesinleşen kararların bulunması halinde davaya etkisi üzerinde durulmalı, ondan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Sonuç: Davacı Hazinenin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü BOZULMASINA, 31.1.1996 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.