Zilyetlik, taşınmazın ekonomik amacına uygun olarak sürdürüldüğü takdirde, zilyetlikle taşınmaz edinme hükümleri uygulama olanağı bulur. Bu itibarla, tarım yapılması mümkün olmayan taşınmazda, kendiliğinden yetişen kamış bitkilerinin kurutulup, hayvan yemi olarak değerlendirilmesi, iktisap sağlayıcı nitelikte zilyetlik olarak kabul edilemez. Zilyetlikle birleşmeyen, ayrıca bir mülkiyet belgesi de sayılmayan vergi kaydına dayanılarak hüküm tesisi isabetsizdir.
Taraflar arasındaki tesbite itiraz davası üzerine yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne kısmen reddine ilişkin verilen hüküm davalı Hazine temsilcisi tarafından süresi içinde temyiz edilmekle dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR: Kadastro sırasında 122 ada ve 243 parsel sayılı 5557.09 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz sazlık yerlerde olması nedeniyle Hazine adına tesbit edilmiştir. Askı ilan süresi içinde davacı irsen intikal, taksim, vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece davanın kısmen kabulüne kısmen reddine ve dava konusu parselin krokide (A) harfiyle gösterilen 900 metrekarelik bölümün davacı, kalan bölümün sazlık vasfı ile Hazine adlarına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, taşınmazın krokide (A) harfiyle işaretli 900 metrekarelik bölümü üzerinde davacı yararına vergi kaydına ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı mülk edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile vergi kaydı miktarı kadar yerin davacı adına tesciline karar verilmişse de, mahkemenin bu kabulü dosya içeriğine ve toplanan delillere uygun düşmemektedir. Kadastroca taşınmaz sazlık olduğu nedeniyle Hazine adına tesbit edilmiş, davacı vergi kaydı ve zilyetliğe dayanarak iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Dayanak vergi kaydının yüzölçümü ile taşınmazın (A) ile işaretli bölümünün kapsadığı keşif ve uygulama ile saptandığı gibi bu yön mahkemenin de kabulündedir.
Uyuşmazlık, davacı lehine mülk edinme koşullarının oluşup oluşmadığı yönündedir. Vergi kaydında taşınmazın cinsi “Çayırlık” olarak gösterilmekle beraber eylemli durumda taşınmazın saz ve kamışlarla kaplı olduğu yerel bilirkişi tarafından haber verilmiş, bu husus uzman bilirkişi raporunda da açıkça vurgulanmıştır.
Yerel bilirkişi taşınmazda 20 yılı aşkın süre ile davacı ile miras bırakanın zilyet olduğunu söylemekle beraber zilyetliğin sürdürülüş biçimi hakkında bir açıklamada bulunmamış, davacı ise 7.5.1997 günlü oturumda taşınmazı ekip biçmediğini sürekli olarak otundan istifade ettiğini bildirmiştir. Ziraatçi bilirkişi raporunda taşınmaz içerisinde kendiliğinden yetişen kamış bitkilerinin olduğu, biçilip kurutularak saman haline getirildiğinde hayvan yiyeceği olarak değerlendirilebileceği tarım yapılmasının mümkün olmadığı bildirilmiştir.
Gerek Medeni Yasanın 639. ve gerekse 3402 sayılı Kadastro Yasasının 14. maddelerinde amaçlanan zilyetlik taşınmazın ekonomik amacına uygun olarak sürdürülen zilyetliktir. Hal böyle olunca; taşınmaz içerisindeki kendiliğinden yetişen kamışların kurutulup sürülerek hayvan yemi olarak yararlanılmasının iktisab sağlayıcı nitelikte bir zilyetlik olarak kabulü mümkün değildir.
Vergi kaydı mülkiyet belgesi olmadığından ve zilyetlikle birleşmeyen vergi kaydına değer verilemiyeceğinden mahkemece davanın tümden reddine karar vermek gerekirken delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı olduğu üzere kısmen kabulü yoluna gidilmiş olması doğru değildir.
SONUÇ: Davalı Hazinenin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (BOZULMASINA), 9.2.1998 gününde oybirliğiyle karar verildi.