1. Anasayfa
  2. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 1998/5567, K: 1998/5633


Milli park alanında kaldığı anlaşılan taşınmazın zilyedlikle kazanılmasına olanak yoktur. Ayrıca kıyı kenar çizgisinin belirlendiği bu kararın tebliğ olunmadığı ve böylece kıyı kenar çizgisinin belirlenmesine ilişkin kesinleşmiş idari yargı kararı bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda kıyı kenar çizgisinin mahkemece belirlenmesi zorunludur.

Taraflar arasındaki tesbite itiraz davası üzerine yapılan yargılama sonunda: Davanın reddine ilişkin verilen hüküm davacı Hazine tarafından süresi içinde temyiz edilmekle dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Kadastro sırasında 129 ada 217 parsel sayılı 397.86 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz İrsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalılar adlarına tesbit edilmiştir. Askı ilan süresi içinde davacı Hazine taşınmazın kıyı kenarı çizgisi ve milli park alanında kaldığını ileri sürerek dava açmıştır. Mahkemece davanın reddine ve dava sonucu parselin davalılar adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.

Dava konusu taşınmazın 2873 sayılı Milli Parklar Yasasının 3. maddesi gereğince Bakanlar Kurulu tarafından ilan edilen Milli park alanında kaldığı ve kadastro tesbitinin ilan tarihinden önce yapıldığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Anılan kanunun 16. maddesi gereğince Milli Park alanında kalan taşınmazların zilyedlikle kazanılmasına olanak yoktur. Kanunun 6. maddesinde ise milli park alanları içinde kalan gerçek ve tüzel kişilere ait taşınmazların kamulaştırılması öngörülmüştür. Bu hükümden kanunun kazanılmış haklara dokunmadığı ve getirtilen kuralların geriye yürütülemeyeceği sonucuna varılmaktadır.

Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden taşınmazın bulunduğu alanın milli park alanı olarak ilan edildiği tarihe kadar zilyetlikle iktisap şartlarının davalı taraf yararına gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Bu nedenlere ve kararda yazılı diğer gerekçelere göre davacı Hazinenin diğer temyiz itirazları yerinde değildir. REDDİNE

Ancak, Anayasanın 43 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 18/2 maddelerine göre kıyının zilyetlikle kazanılması mümkün değildir. Kıyı çizgisi ile kıyı kenar çizgisi arasındaki alan kıyıyı oluşturmaktadır. Kıyının belirlenebilmesi için kıyı kenar çizgisinin doğru olarak saptanması gerekir. 28.11.1997 gün 1996/5-3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında kıyı kenar çizgisinin saptanmasına ilişkin biçim ve yöntemler açıklanmıştır. 2797 sayılı Yargıtay Yasasının 45/5 maddesi uyarınca İçtihadı Birleştirme Kararında kıyı kenar çizgisinin saptanmasına ilişkin biçim ve yöntemler açıklanmıştır. 2797 sayılı Yargıtay Yasası’nın 45/5 maddesi uyarınca İçtihadı Birleştirme Kararlarının Adli Yargı yönünden bağlayıcı olup, görülmekte olan davalarda uygulanması zorunludur. Dava konusu taşınmazında bulunduğu bölgede idare tarafından Beyşehir Gölüne ait kıyı kenar çizgisinin belirlendiği bu kararın göl kıyısında taşınmazları bulunan kişilere tebliğ olunmadığı ve böylece kıyı kenar çizgisinin belirlenmesine ilişkin kesinleşmiş idari yargı kararı bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda kıyı kenar çizgisinin İçtihadı Birleştirme Kararında öngörülen biçimde mahkemece belirlenmesi zorunludur.

3621 sayılı Kıyı Kanununun 4/2 maddesinde kıyı kenar çizgisi: Deniz, tabii ve suni göl ve akarsulardan kıyı çizgisinden sonraki kara yönünden su hareketlerinin oluşturduğu kumluk, çakıllık, kayalık, taşlık, sazlık, bataklık ve benzeri alanlar doğal sınır olarak tanımlanmıştır. Kıyı kenar çizgisinin bu tanıma uygun olarak belirlenmesi gerekir. İdare tarafından belirlenen kıyı kenar çizgisi ile fen bilirkişileri tarafından belirlenen kıyı kenar çizgileri arasında belirgin bir farklılık bulunmaktadır. İçtihadı Birleştirme Kararında idari işlemin takdiri delil niteliğinde olduğu vurgulanmıştır. Mahkemece idari işlemle belirlenen kıyı kenar çizgisine ilişkin olarak Kıyı Kanununun 9/2 maddesi uyarınca Komisyon tarafından düzenlenen karar ve ekleri getirtilmemiş ve teknik bilirkişiler tarafından bu yön açıkça irdelenmemiştir.

O halde idari komisyonun gerekçeli karar ile bu kararın oluşumuna ilişkin belge ve haritalar ile taşınmazın bulunduğu bölgeye ilişkin en eski tarihli askeri haritalar hava fotoğrafları ve memleket haritaları getirilmeli. Jeolog, jeoloji Mühendisi ve Jeomorfologdan oluşan üç kişilik teknik bilirkişi kurulu aracılığı ile keşif yapılmalı. Devlet Su İşlerinin su kotlarına ilişkin bildirim ve verileride dikkate alınarak değişik kodlardan toprak örnekleri alınarak tahlilleri yapılmak ve önceki teknik bilirkişi raporu da değerlendirilmek suretiyle ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınarak kıyı kenar çizgisi belirlenmelidir. Teknik Bilirkişilerin hükme dayanak yapılan raporu yukarıda açıklanan doğrultuda olmadığından bu rapora dayanarak hüküm kurulması isabetli değildir.

Anayasanın 141/4 ve HUMK. nun 77. maddeleri gereğince davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması yargının görevidir. Gölyaka köyünde bulunan ve göl çevresinde olan taşınmazların tümünün davalı olduğu anlaşılmaktadır. Kadastro tesbiti sırasında taşınmazlar, tapu kaydı, vergi kaydı veya kazındırıcı zamanaşımı zilyedliği nedeniyle kişiler adına tesbit edilmiş. Hazine taşınmazların kıyı kenar çizgisi içinde kaldığını ileri sürerek iptal ve Hazine adına tescili istemiyle dava açılmıştır. Bu durumda kıyı kenar çizgisinin belirlenmesi için her davada ayrı ayrı keşif ve inceleme yapılamasına gerek bulunmamaktadır. Bu nedenle bir dosya üzerinde keşif yapılmalı teknik bilirkişiler tarafından düzenlenecek raporların onaylı örnekleri diğer dava dosyalarına konulmalı, kişiler tarafından kıyı kenar çizgisine yönelik olarak ayrıca itiraz vaki olduğu takdirde durum değerlendirilmeli, taşınmazın üzerinde yada bulunduğu bölgede korunması gerekli kültür ve tabiat varlığı bulunup bulunmadığı kültür ve tabiat varlıklarını koruma kurulundan sorulmak suretiyle bu yönler üzerinde durulup deliller ona göre takdir edilip sonucuna göre bir karar verilmelidir.

Eksik inceleme ile hüküm verilemez. Davacı Hazinenin temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü BOZULMASINA 17.12.1998 gününde oy birliği ile karar verildi