1. Anasayfa
  2. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 2000/2315 K: 2000/2319 T.10.5.2000


Eksik inceleme ile hüküm verilemez; tarafların  göstereceği tanıklar, bilirkişiler huzurunda keşif yapılarak taşınmazın öncesinin kadim ve geleneksel şekilde kullanılan mera olup olmadığı, değilse davacıların ve miras bırakanlarının zilyetliklerinin başlangıç tarihi, süresi ve sürdürülüş biçimi olaylara dayalı olarak bilirkişi ve tanıklardan ayrı ayrı sorulup saptanmalı, bilirkişi ve tanık sözleri arasında aykırılık doğduğunda giderilmeli, tüm incelemeler tamamlandıktan sonra  deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.

Taraflar arasındaki tespite itiraz davası üzerine yapılan yargılama sonunda: Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin verilen hüküm davalı Hazine tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Kadastro sırasında 728 parsel sayılı 42500 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz 4753 sayılı Yasa gereğince oluşturulan tapu kaydı ile davalı Hazine adına tespit edilmiş ve Adil’in işgalinde olduğu tutanağın beyanlar hanesinde gösterilmiştir. Miras bırakanları Adil’in itirazı kadastro komisyonunda 100 dönüm sınırı nedeniyle reddedilen davacılar Nizamettin ve Abdurrahman’ın irsen intikale ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak açtıkları davalar birleştirilmiştir. Mahkemece, davacı Nizamettin’in davasının kabulünE: Abdurrahman’ın davasının reddine ve dava konusu parselin davacı Nizamettin adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.

Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir. İddia ve ileri sürülüşe ve tespit nedenlerine göre uyuşmazlık taşınmazın mera olup olmadığı, mera olmadığı takdirde belirtmelik tutanağının ve Hazine tapusunun oluştuğu güne kadar davacılar ve miras bırakanları Adıl yararına taşınmaz edinme koşullarının oluşup oluşmadığı yönlerindedir. Komşu 727 nolu parselin vergi kaydına ve zilyetliğe istinaden davacıların miras bırakanı Adil adına yapılan tespiti kesinleşmiştir. Söz konusu parsele revizyon gören 1937 tarih 330 tahrir nolu vergi kaydı 10 dönüm yüzölçümünde olup taşınmazın miktarı da 10 dönümdür. Kaydın doğu ve batı sınırları sırt. güneyi boğaz, kuzeyi ise taşlık okumaktadır. Bu gibi doğal sınırları içeren kayıtların her yere uygulanabilme olanağı vardır. Kaydın 727 nolu parsele aidiyeti kabul edildiği takdirde sahibi aleyhine delil teşkil edeceğinde duraksamamak gerekir. Öğretiye ve süreklilik kazanan yargısal uygulamalara göre bir yerin mera olarak kabul edilebilmesi için mera tahsis kararı ve kaydının olması ya da o yerin başlangıcı bilinmeyen bir süreden beri eylemli şekilde mera olarak kullanılması gerekir. Bunun yanında mera ile ilgili dalarda dinlenecek bilirkişi ve tanıkların da davanın sonucunda yararı bulunmayan komşu köylerden seçilmesi zorunludur. Hal böyle iken tek bir yerel bilirkişinin soyut içerikli sözlerine değer verilerek hüküm tesisi yoluna gidilmesi doğru değildir. Diğer taraftan taşınmazın meradan sökülerek kazanıldığı kaydını içeren belirtmelik tutanağındaki bilirkişiler arasında adı geçen Adil’in davacıların miras bırakanı Adil olup olmadığı, aynı kişi iseler beyanlarının kendisini ve halefiyet yoluyla mirasçılarını bağlaması gerekip gerekmeyeceği, 115-23-947 nolu parsellerin itirazlı olmaları halinde 3402 sayılı Kadastro Yasasının 14. maddesi hükümleri uyarınca davaların birleştirilerek görülmesi gerektiği taşınmazı üç yönden çevreleyen ve halen davalı olduğu anlaşılan 684 nolu mera parseli hakkında açılan dava sonunda verilecek kararın davaya etkisi üzerinde de durulmamıştır.

Eksik inceleme ile hüküm verilemez. O halde, davacılardan komşu köylerden olmak üzere taşınmazı ve yöreyi iyi bilen yaşlı tanık göstermeleri istenmeli, aynı olanak Hazineye sağlanmalı, önceden dinlenen yerel bilirkişi ve belirtmelik bilirkişisi ile tespit bilirkişileri ve ayrıca gösterilecek tanıklar huzurunda yerinde yeniden keşif yapılarak taşınmazın öncesinin kadim ve geleneksel şekilde kullanılan mera olup olmadığı, değilse davacıların ve miras bırakanlarının zilyetliklerinin başlangıç tarihi, süresi ve sürdürülüş biçimi olaylara dayalı olarak bilirkişi ve tanıklardan ayrı ayrı sorulup saptanmalı, bilirkişi ve tanık sözleri arasında aykırılık doğduğunda giderilmeli, belirtmelik tutanağında adı geçen bilirkişilerden Adil’in davacıların babası Adil olup olmadığı, yine bilirkişi ve tanıklardan sorularak aynı kişi olması halinde beyanlarının kendisini ve mirasçıları olan davacıları bağlaması gerekip gerekmeyeceği, bu arada 23-115-947 nolu parsellerin davalı olmaları halinde davaların birleştirilerek görülmesi gerektiği düşünülmeli, davanın esasına müessir olduğundan 684 nolu parselle ilgili davanın sonucu beklenmeli, teknik bilirkişiye raporlu kroki düzenlettirilmeli, ondan sonra deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.

Davalı Hazinenin temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü BOZULMASINA, 10.5.2000 gününde oybirliğiyle karar verildi.