1. Anasayfa
  2. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E: 2003/13240 K: 2003/12024 T.22.12.2003


Özel harman yerlerinin zilyetlikle iktisabı mümkündür.

Taraflar arasındaki tespite itiraz davası üzerine yapılan yargılama sonunda: Davanın reddine ilişkin verilen hüküm davacı Veysel tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Davacı tapu kaydına, mahkeme ilamına ve kadastro öncesi nedene dayanarak 110 ada 42 nolu parselin tapu kaydının iptali ve adına tescili isteğiyle D…. Köyü Muhtarlığı aleyhine dava açmış, Hazineyi yargılama sırasında davaya dahil etmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı Veysel tarafından temyiz edilmiştir.

Mahkemece yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm kurmaya yeterli bulunmamaktadır. Davaya konu 42 parsel numaralı taşınmaz kadastro tespiti sırasında mera niteliğiyle sınırlandırılarak tespit edilmiştir. Tespit nedenine, ileri sürülüşe ve savunmaya göre uyuşmazlık, dayanılan tapu kayıtlarının ve mahkeme ilamının taşınmaza ait olup olmadığı, değilse taşınmazın mera olup olmadığı yönlerinde toplanmaktadır. Gerek elatmanın önlenmesi ve gerekse Asliye Mahkemesinde açılan iptal ve tescil davalarının yargılaması sırasında yapılan keşiflerde dinlenen yerel bilirkişilerin kayıtların uygulamasıyla ilgili sözleri soyut içerikli ve gerekçeye dayanmamaktadır. Asliye Mahkemesince yapılan keşif sırasında dinlenen yerel bilirkişinin yaşı itibariyle de böylesine eski kayıtları uygulama yönünden yeterli bilgiye haiz olduğu söylenemez. Kayıtlarda geçen “yol” ve “öz” özel bir isimle anılmadıklarına nazaran her yerde rastlanabilen doğal sınırlardandır. Kanunisani 1321 tarih 10 nolu tapunun aidiyetinde doğudaki Hüseyin, Temmuz 1317 tarih 8 nolu tapunun aidiyetinde ise İzzet yerlerinin arazi üzerinde belirlenmesi ve krokisinde de gösterilmesi gerekir. Komşu parsel tutanaklarının edinme yerlerinde taşınmazların Hüseyin ve İzzet’ten kaldığına dair bir kayda yer verilmemiştir. Diğer taraftan davacı mahkeme ilamına dayandığı halde gereği şekilde ilam ve krokisi yerine uygulanmamış ve taşınmazın ilam konusu yer olup olmadığı da kesin olarak belirlenmemiştir.

Eksik inceleme ile hüküm verilemez, o halde, davacının dayandığı K: Sani 1321 tarih 10 ve temmuz 1317 tarih 8 nolu tapu kayıtları ilk oluşturuldukları tarihten itibaren intikalleriyle birlikte Yerel Tapu Sicil Müdürlüğünden ve gerektiğinde Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünden getirtilmeli, kayıtların kadastro sırasında herhangi bir parsele yada parsellere revizyon görüp görmediği sorulup olduğunda tutanakları celbedilmeli, davacı dava dilekçesinde ayrıca zilyetliğe de dayandığına göre taşınmazı öncesini iyi bilen yaşlı tanık göstermesi istenmeli, istekleri halinde hazine ve köye de aynı olanak sağlanmalı, daha sonra yerinde yeniden keşif yapılarak dayanak tapu kayıtları taşınmazın öncesini iyi bilen elverdiğince yaşlı ve yansız kişilerden oluşturulacak 3 kişilik bilirkişi kurulu aracılığıyla yerine uygulanmalı, özellikle K: Sani 1317 tarih 8 nolu tapunun doğu sınırında okunan İzzet ile K: Sani 1317 tarih 8 nolu tapunun doğu sınırında okunan Hüseyin yerinin nereleri olduğu arazi üzerinde bilirkişilere gösterilip düzenlenecek krokiye yerleri işaret ettirilmeli, bilirkişilerce bilinmeyen sınırlar olduğunda tanıkların bilgisine başvurulmalı, komşu parsellerin İzzet yada Hüseyin’den gelip gelmedikleri konusunda tanıklardan bilgi alınmalı, ayrıca daha önce davacı Veysel ve arkadaşları ile köy tüzel kişiliği arasında görülüp sonuçlanan aynı tapulara dayalı elatmanın önlenmesi davası ile ilgili ilam ve krokisi yerel ve teknik bilirkişi aracılığıyla yerine uygulanarak taşınmazın ilama konu olan yer olup olmadığı belirlenmeli, bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın öncesinin mera olup olmadığı değilse kimden kaldığı davacı ve miras bırakanlarının zilyetliklerinin başlangıç tarihi, süresi ve sürdürülüş biçimi olaylara dayalı olarak ayrı ayrı sorulup saptanmalı, taşınmazın harman yeri olması durumunda genel harman yeri mi yoksa özel harman yeri mi olduğu sorulup açıklığa kavuşturulmalı, özel harman yerlerinin zilyetlikle iktisabının mümkün olduğu düşünülmeli, güneydeki yoldan sonra gelen komşu parseller krokisine işlettirilip tutanaklarıyla tespitlerine esas alınan kayıtlar getirtilip taşınmaz yönünü ne şekilde sınır okuduklarına bakılmalı, elatmanın önlenmesiyle ilgili kesinleşen karar delillerin değerlendirilmesinde gözönünde bulundurulmalı, fen bilirkişisine gerek tapu kayıtlarını ve gerekse mahkeme ilamının uygulanmasını ve kayıtlarda geçen İzzet ve Hüseyin yerlerini yansıtır biçimde geniş kapsamlı raporlu kroki düzenlettirilmeli ondan sonra deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.

Davacı Veysel’in temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü BOZULMASINA, 22.12.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.