Mahkemece gayrimenkulün kadim ve geleneksel biçimde kullanılan mera olup olmadığı hususu olaylara dayalı olarak dikkatlice araştırılıp incelenmeden, eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulmuş olması hatalıdır.
Taraflar arasındaki tespite itiraz davası üzerine yapılan yargılama sonunda: Davanın kabulüne ilişkin verilen hüküm davalı Hazine tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Kadastro sırasında 1306 parsel sayılı 1.339.400 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ham toprak niteliği ile davalı Hazine adına tespit edilmiştir. Askı ilan süresi içinde davacı E: .. Tüzel kişiliği 1306 sayılı parsel ile komşu köy sınırlarında kalan 2930 sayılı parselin bir bölümünün mera olduğunu ileri sürerek dava açmıştır. Mahkemece, davanın kabulüne dava konusu 1306 sayılı parselin mera olarak sınırlandırılmasına karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli bulunamamaktadır. Dava dilekçesindeki ileri sürülüşe, savunmaya ve tespit nedenine göre uyuşmazlık, taşınmazın kadim mera olup olmadığı yönünde toplanmaktadır. Öğretiye ve de devamlılık arz eden yargısal uygulamalara göre bir yerin mera olarak kabulü için o yerle ilgili mera tahsis kararı yada kaydının olması, aksi takdirde başlangıcı bilinmeyen bir süreden beri ve de eylemli şekilde mera olarak kullanılması gerekir. Tapu Sicil ve Özel İdare Müdürlüğünden gelen yazılarda mera tahsis kaydının olmadığı bildirilmiş ise de, taşınmazın öncesinin mera olup olmadığı ve eylemli olarak da bu şekilde kullanılıp kullanılmadığı konusunda davacı tarafından gösterilen tanıkların bilgisine başvurulmamış, tek bir yerel bilirkişinin soyut içerikli sözleri ile ziraatçı bilirkişi raporuyla yetinilerek hüküm tesisi yoluna gidilmiş, hazine tarafından Asliye Hukuk Mahkemesinin 1984/22 sayılı dosyasıyla davalı Eski köy ile komşu K: .. köyü tüzel kişiliği aleyhine açılan elatmanın önlenmesi davasının sonucu araştırılmamış ve davaya etkisi üzerinde durulmamıştır. Ayrıca, yerel bilirkişi sözleri tutanak içeriğine aykırı düşmesine karşın tutanak bilirkişileri tanık sıfatıyla dinlenilerek aykırılığın giderilmesi yoluna da gidilmemiştir.
Eksik inceleme ile hüküm verilemez. O halde Asliye Hukuk Mahkemesinin 1984/22 esas sayılı dava dosyası getirtilmeli, hazineye komşu köylerden olmak üzere taşınmazı ve yöreyi iyi bilen yaşlı tanık gösterilmesi için önel verilmeli, daha sonra önceki keşifte dinlenen yerel bilirkişi ile tüm tespit bilirkişileri, davacı tarafından gösterilen, hazine tarafından gösterilecek tanıklar eşliğinde yerinde yeniden keşif yapılarak, bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın kadim ve geleneksel şekilde kullanılan mera olup olmadığı olaylara dayalı olarak ayrı ayrı sorulup saptanmalı, bilirkişi ve tanık sözleri arasında aykırılık doğduğunda giderilmeli, 1984/22 esas sayılı dosyanın sonuçlanmış olması durumunda verilen kararın davaya etkisi üzerinde durulup delillerin değerlendirilmesinde nazara alınmalı, taşınmazın doğusundaki karlık köyü sınırları içerisinde kalan taşınmazların parsel numaraları krokisine işlettirilip tutanakları ve dayanakları kayıtlar getirtildikten sonra taşınmaz yönünü ne şekilde sınır okuduklarına bakılmalı, fen bilirkişisine geniş kapsamlı raporlu kroki düzenlettirilmeli ondan sonra toplanan deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Davalı Hazinenin temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü BOZULMASINA 1.5.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yorumlar (1)