Mera sınırlarını içeren kayıtların kapsamları yüzölçümleri ile geçerlidir. resmi kayıt ve belgelerle eylemli duruma aykırı düşen bilirkişi ve tanık sözlerine değer verilemez. hal böyle olunca taşınmazların öncesinin mera olduğunun kabulü gerekir. kamu orta malı niteliğindeki meraların zilyetlik ve iktisabına olanak yoktur.
Taraflar arasındaki tespite itiraz davası üzerine yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne ilişkin verilen hüküm davalı Hazine tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Kadastro sırasında 508 ve 521 parsel sayılı 9125 ve 76375 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlardan 508 nolu parsel dava dışı 507 nolu parselin 20 dönümlük norm fazlası olarak, 521 nolu parsel ise yine dava dışı 520 nolu parsele revizyon gören tapu kaydı miktar fazlası olarak Hazine adına tespit edilmişlerdir. İtirazı kadastro komisyonunda reddedilen Mirze Ö. mirasçısı Fethullah Ö. kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece, davanın kabulüne ve dava konusu 508 nolu parsel ile 521 nolu parselin bilirkişi krokisinde (A) harfi ile gösterilen kısmının davacı Fethullah Ö. adına, 521 nolu parselin (B) harfi ile gösterilen 6920 metrekarelik kısmının Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece 508 nolu parselin tümü ile 521 nolu parselin krokisinde A ile işaretli bölümü üzerinde tespit günü itibariyle davacı yararına irsen intikale ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle yazılı olduğu üzere davanın kabulüne karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya içeriğine ve toplanan delillere uygun düşmemektedir. Kadastro sırasında 508 nolu parsel 20 dönüm norm fazlası, 521 nolu parsel ise 520 nolu parselin tapu kaydı miktar fazlası olduğu nedeniyle hazine adına tespit edilmiş, davacı irsen intikale ve zilyetliğe dayanarak dava açmıştır.
Uyuşmazlık, taşınmazlar üzerinde davacı yararına taşınmaz edinme koşullarının oluşup oluşmadığı ve tespit nedenine göre taşınmazların mera olup olmadığı yönlerinde toplanmaktadır. 520 nolu parsele miktarıyla revizyon gören davacı adına kayıtlı Mayıs 939 tarih 383 nolu sicilden gelen Temmuz 1961 tarih 5 nolu tapu kaydının sınırları doğusu açık, batısı kır, kuzeyi açık, güneyi mera okumakta olup, miktarı 5.000 m2 dir. Komşu 645 nolu parselin mera niteliği ile yapılan tespitinin kesinleştiği, batıdaki 519 nolu parselden sonra gelen 512 nolu parselin hükmen mera olarak sınırlandırılmasına karar verildiği, 514 nolu parselin hükmen hazine adına tesciline karar verildiği, 519 nolu parsel ile 515 nolu parselin zilyetleri adına komisyon kararıyla yapılan tespitlerinin kesinleştikleri getirtilen karar ve tutanak örneklerinin incelenmesinden anlaşılmaktadır. Her ne kadar davacı açıkça tapu kaydına dayanmamış ise de, tapu kaydı kendi adına kayıtlıdır ve 520 nolu parsele revizyon görmüştür. 508 nolu parselin durumuna gelince; yukarıda da açıklandığı üzere taşınmaz 20 dönüm norm fazlası olarak hazine adına tespit edilmiştir.
Dava dışı 506 nolu parsel tapu kaydına, 507 nolu parsel ise belgesiz zilyetliğe dayalı olarak davacı adına tespit edilmiş ve tespitleri kesinleşmiştir. 506 nolu parsele revizyon gören Mayıs 939 tarih 386 nolu sicilden gelen Temmuz 1961 tarih 6 nolu tapu kaydının sınırları doğusu ve batısı “sarp yolu”, kuzeyi “açık” ve güneyi “zeynel oğlu Kasım” olup miktarı 6.000 m2 dir. 506 nolu parselin yüzölçümü ise 6.000 m2 dir.
Taşınmaza kuzeyden ve kısmen doğudan sınır teşkil eden 509 nolu parsele revizyon gören Mayıs 939 tarih 122 nolu sicilden gelen Nisan 1967 tarih 262 nolu kaydın sınırları doğusu, batısı “sarp yolu”, kuzeyi ve güneyi “mera” okumaktadır. Komşu 552 nolu parsel ise, ham toprak niteliği ile hazine adına tespit edilmiştir. Kayıtlar sahibi lehine olduğu kadar aleyhine de delil teşkil eder. Kayıtların aksi aynı kuvvete haiz başka bir kayıt ve belge ile kanıtlanmış değildir. Mera sınırlarını içeren kayıtların kapsamları yüzölçümleri ile geçerlidir. Resmi kayıt ve belgelerle eylemli duruma aykırı düşen bilirkişi ve tanık sözlerine değer verilemez. Hal böyle olunca taşınmazların öncesinin mera olduğunun kabulü gerekir.
Kamu orta malı niteliğindeki meraların zilyetlik ve iktisabına olanak yoktur. Açıklanan bu maddi ve hukuksal olgular karşısında mahkemece davacının davasının reddine karar vermek gerekirken delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı olduğu üzerine kabulü yoluna gidilmiş olması doğru değildir.
Sonuç: Davalı hazinenin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü BOZULMASINA, 17.10.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.