Özel tahsisli ortak yerlerin 2981 sayılı Kanun’un 16. maddesi uyarınca kazanılmış bağımsız bölüm olarak arsa payı tahsisi suretiyle tesciline karar verilemez. Çünkü böyle bir tescil ana bina ve müştemilatının bağımsız bölüm malikleri tarafından yasanın öngördüğü şekilde kullanımını engelleyecek nitelikte olacaktır.
Dava dilekçesinde arsa payı tahsisi istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
K: Müteahhit olan davacı ana binayı inşaa ettiği sırada şantiye binası olarak kullanıldığı anlaşılan ve daha sonra meskene dönüştürülen binanın 2981 sayılı Kanunun 16. maddesine, 3290 sayılı Kanunla eklenen ek fıkra hükmü uyarınca kazanılmış bağımsız bölüm olarak arsa payı tahsisi suretiyle tescili istenmiş, mahkemece de bilirkişi raporuna dayanılarak karar verilmiştir.
Bağımsız bölüm, inşaa edildiği tarih itibariyle sözü edilen ek fıkra kapsamında ise de, Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarına göre özel tahsisli ortak yerlerde kazanılan bağımsız bölümler hakkında sözü edilen yasa hükmü uygulanmak suretiyle tescil kararı verilemez. Çünkü böyle bir tescil ana bina ve müştemilatının bağımsız bölüm malikleri tarafından yasanın öngördüğü şekilde kullanımını engelleyecek nitelikte olacaktır.
İlk projesinde otopark olarak ayrılmış bulunan dava konusu bağımsız bölümün yeri, binanın konumu itibariyle imar mevzuatına aykırı olduğundan belediyece onayı sırasında çizilmiş ve bu yer dahil olduğu bölümle birlikte bahçe olarak belirlenmiştir. Bu suretle bahçeye ayrılan yer özel bir tahsisi içerdiği cihetle sözü edilen 16. maddeye eklenen fıkra hükmünün uygulanarak tescili mümkün değildir.
Kaldı ki davacı bu binayı şantiye binası olarak kullanmışsa da kendisi tarafından inşaa edilmemiş, inşaattan önce mevcut olan taşınmazın o zamanki statüsüne göre mütemmim cüzilerinden biri idi.
SONUÇ: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK: nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12.10.1992 gününde oybirliğiyle karar verildi.