1. Anasayfa
  2. Yargıtay 18. Hukuk Dairesi

Yargıtay 18. Hukuk Dairesi E: 1994/14882 K: 1995/289 T: 19.1.1995


Kamulaştırma Kanunu’nun 21.maddesine dayanılarak idarenin kamulaştırmadan tek taraflı vazgeçmesi işleminin esas yönünden hukuka aykırılığı iddiasının incelenme yeri idari yargıdır. 24. maddede belirtilen adli yargı yerinin görevi vazgeçmenin yasada öngörülen koşulları içerip içermediği hususlarına münhasırdır.

Dava dilekçesinde kamulaştırma bedelinin arttırılması ve encümen kararının iptali ile faiz ve masrafların davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine dair verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacılar vekili tarafından istenilmekle taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden davacı vekili Av. M… Ç… ve aleyhine temyiz olunan davalı vekili Av. H… Y… geldi. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü: K: Kamulaştırma imar planı gereği yapıldığına göre kamulaştırma kararının onayına gerek olmadığı gibi kamulaştırmadan vazgeçme konusunda encümence verilen kararın da onaylanmasına lüzum olmadığı cihetle buna yönelik vesair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Davacılar bedel arttırım davasının görülmesi sırasında davalı idarenin Kamulaştırma Kanununun 21. maddesine dayanarak kamulaştırmadan vazgeçmesi üzerine bu kararın iptali için açtıkları dava bedel arttırım davası ile birleştirilerek onun da reddine karar verilmiştir. Her ne kadar Kamulaştırma Kanununun 24. maddesinin 2. fıkrasında 21. maddenin uygulanmasından doğacak anlaşmazlıkların da adli yargıda çözümleneceği hükme bağlanmış ise de sözü edilen madde, kamulaştırma kararı veren ve onaylayan yetkili merciin kararı ile kamulaştırmadan tek taraflı olarak kısmen veya tamamen vazgeçilmesine ve vazgeçme halinde dava giderleri ile avukatlık ücretine ilişkindir. O halde adli yargının görevi içerisinde bulunan hususlar bunlardan ibaret olup, adli yargı merciinin görevi vazgeçmenin mevcut olup olmadığı, vazgeçmenin yasada öngörülen koşulları içerip içermediği hususlarına münhasır olup, vazgeçmenin işlem olarak, davacıların iddia ettiği gibi esas yönünden hukuka aykırı olup olmadığını kapsamaz.

Bu durumda encümen kararının iptali konusunda açılan davanın bedel arttırımı davası ile birleştirilmesine ve onun da reddine karar verilmesi doğru değildir. Mahkemece yapılacak iş, encümen kararının iptaline ilişkin davanın tefrikine ve yargı yolu itibarı ile görevsizliğe, davacıların 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 9. maddesinin 1. fıkrasında öngörülen süre içerisinde idari yargıya dava açılması için mehil verilmesine, bu mehil içinde dava açıldığı takdirde ise bedel arttırımı davasının bu dava sonucuna kadar bekletilmesine karar vermek olmalıdır.

SONUÇ: Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK: nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı yararına takdir edilen 750.000 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19.1.1995 gününde oyçokluğuyla karar verildi.