1. Anasayfa
  2. Yargıtay 18. Hukuk Dairesi

Yargıtay 18. Hukuk Dairesi E: 1994/15418 K: 1995/63 T: 16.1.1995


Dava konusu taşınmaz, 1. derece doğal sit alanında bulunmakta olup, yapılaşması kısıtlandığı, emsal olarak incelenen parsellerin ise kooperatif konutları ve münferit konutlar ile yapılaşmış oldukları dikkate alınarak dava konusu parselin değerinin belirlenmesi gerekir.

Dava dilekçesinde kamulaştırma bedelinin artırılması ile faiz ve masrafların davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: K: Mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde, gereği tam olarak yerine getirilmemiştir.

Şöyle ki; 1 – Dava konusu taşınmaz, 1. derece doğal sit alanında bulunmakta olup, yapılaşması cins ve gabari yönlerinden kısıtlanmış, inşaat izni Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’ndan alınacak karara tabi kılınmıştır. Bilirkişi kurullarının emsal olarak inceledikleri parsellerin, kooperatif konutları ve münferit konutlar ile yapılaşmış olduğu dikkate alındığında, dava konusu taşınmazın tercih edilebilecek üstün vasıflarının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun izin verebileceği yapı türlerinin dahi kısıtlı olması, taşınmazın bu tür dezavantajları bulunmayan emsalleri kadar değerlenmeyeceğinin göstergesidir. Hal böyle iken bilirkişi kurullarının, bu hususları dikkate almadan belirledikleri m2 değerini, bozmadan sonraki ek raporlarında “bu husus heyetimizce değer takdirinde göz önünde bulundurulacaktır.” şeklindeki anlamı açık olmayan gerekçeye dayanarak yinelemiş olmaları inandırıcılıktan uzak olup, bu raporlara itibar edilemeyeceğinin düşünülmemiş olması,

2 – Her üç bilirkişi kurulunun ek raporlarında, bozmaya uygun olarak dava konusu taşınmazın tesbit edilen değerinden düzenleme ortaklık payını düşmüş oldukları halde mahkemece, Belediye İmar Müdürlüğünün 22.9.1994 tarihli yazısında dava konusu taşınmazın yer aldığı alanın, birinci derece sit alanında kalmakta olduğu nedeniyle, imar uygulaması yapılmadığından, düzenleme ortaklık payının alınmasının mümkün olmadığını belirten yazısına dayanılarak bu indirime gidilmemiştir.

Oysa emsal alınan taşınmazlar, imar uygulaması sonunda meydana gelmiş parsel oldukları takdirde, bu nitelikte olmayan dava konusu taşınmazın düzenleme ortaklık payına tekabül edecek oranda indirim yapılması, emsal ile nitelik benzerliği sağlamaya yönelik olmasından, diğer bir deyimle, imar düzenlemesine konu edilip düzenleme ortaklık payı belediyenin yapacağı kamu hizmet ve tesisleri için ayrılmış bir taşınmazın, böyle bir ayrım yapılmamış taşınmazlar itibariyle ayrıca o oranda daha değerli olduğu gerekçesine dayalıdır.

Emsal taşınmazın değeri, imar düzenleme ortaklık payı düşülmüş haliyle hesaplandığına göre, buna kıyasen değeri belirlenen dava konusu taşınmazdan da ortaklık payına tekabül edecek miktarın düşülmesi, karşılaştırılan taşınmazlarda eşit nitelik sağlanmaya matuf olup, dava konusu taşınmazın sit alanında yer alması nedeniyle imar uygulamasına konu edilemeyeceği keyfiyeti, bu konuda sonucu değiştirmez. Bu nedenle, hükmüne uyulan bozma ilamı gereği İmar Kanununun 18. maddesi 2. fıkrası hükmü uyarınca, bilirkişi raporlarında düşülen imar zayiatının dikkate alınmamış olması da doğru görülmemiştir.

SONUÇ: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK: ‘nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.1.1995 gününde oybirliğiyle karar verildi