Kamulaştırma yapılmış ancak işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırma hiç yapılmamış iken kamu hizmetine ayrılarak ya da kamu yararına yönelik bir ihtilafa tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazın malik veya zilyedinin taşınmaz üzerindeki her türlü hakkının 20 yıl geçmekle düşeceğinden taşınmaza el atan idarenin bu yeri adına tescil ettirme hakkı kabul edilmelidir.
Dava dilekçesinde kamulaştırılan taşınmazın 38. maddesi gereğince tapusunun iptali ve tescil istenilmiştir. Mahkemece davanın taşınmazda irtifak hakkı tesisi suretiyle kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR: Dava, 20 yılı aşkın süreden beri el atılmış bulunan taşınmazın Kamulaştırma Kanununun 38. maddesi hükmünün mefhumu muhalifinden yararlanılarak, tescile ilişkindir. Gerçekten anılan madde hükmüne göre kamulaştırma yapılmış, ancak işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırma hiç yapılmamış iken kamu hizmetine ayrılarak ya da kamu yararına yönelik bir ihtilafa tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazın malik veya zilyedinin taşınmaz üzerindeki her türlü hakkının 20 yıl geçmekle düşeceğinden, taşınmaza el atan idarenin bu yeri adına tescil ettirme hakkı kabul edilmektedir. 1955 yılında, altından akaryakıt boru hattı geçirilmek sureti ile el konulan taşınmaz bölümü daha sonra yapılan kadastro tespiti sırasında 10 m. eninde bir şerit olarak ayrı bir parsele dönüştürülmüş, ancak idare adına değil, yine taşınmazın maliki adına tescil edilmiştir.
Davacı idarenin sözü edilen yasa hükmüne göre tescil istemi ile açtığı davaya ait dilekçe taşınmaz malikine tebliğ edilmiş ise de, davalı duruşmaya gelip herhangi bir savunmada bulunmamıştır.
Mahkemece bilirkişinin, altından boru hattı geçirilen yer üzerinde halen uygulanmakta olan tarımsal faaliyete devam edildiği takdirde boru hattına bir zarar gelmeyeceğinden bu yerin irtifak hakkı ile sınırlı olarak kullanılmasına olanak sağlanması bakımından daimi irtifak hakkı tesisi sureti ile kamulaştırma yapılabileceğine dair görüşü doğrultusunda davacının talebi bir kenara bırakılarak bu parsel üzerinde daimi irtifak hakkının tesciline karar verilmiştir.
Yukarıda açıklandığı gibi davanın dayandığı yasa hükmü mülkiyetin idareye geçirilmesi sureti ile tescili tazammun etmekte olup, sözü edilen maddedeki koşulların gerçekleşmiş olduğu mahkemece saptandığına göre mülkiyetin tesciline karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde ve istenmediği halde irtifakın tesciline karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK: ‘nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA); 16.10.1995 gününde oybirliğiyle karar verildi.