1. Anasayfa
  2. Yargıtay 18. Hukuk Dairesi

Yargıtay 18. Hukuk Dairesi E: 1996/411 K: 1996/1592 T: 13.2.1996


2981 sayılı Kanun’un 16. maddesi gereği kazanılan bağımsız bölüme müştereken malik olanların birlikte tescil talebinde bulunmaları gerekir. Ayrıyeten tescile karar verilebilmesi için, arsa payına karşılık hesap edilen değerin kat malikleri adına milli bir bankaya bloke ettirilmesine de karar verilmelidir.

Dava dilekçesinde ilave bağımsız bölüme arsa payı verilerek tapuya tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı M… S… ile davalı M… S… tereke mümessili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği düşünüldü:

K: Dava, kat irtifakı tesis edilmiş olan yapıda, 2981 sayılı Kanunun 16. maddesine 3290 sayılı Kanunla eklenen fıkra hükmü gereğince kazanılmış bağımsız bölüme arsa payı verilmek suretiyle tescile ilişkindir. Dosyadaki bilgi ve belgelere ve hakimin karar gerekçesindeki kabulüne göre çatıdaki bağımsız bölümün yarısı davacıya, diğer yarısı ise arsa sahibi olan bir kısım bağımsız bölüm maliki M…’nin mirasçılarına aittir. Bu husus daha önce, Kadıköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.12.1994 gün 1991/150 Esas, 1994/1034 Karar sayılı kesinleşmiş ilamı ile de tesbit edilmiştir.

Bu durumda, davacı kazanılmış bağımsız bölümün tamamına malik olmadığından ancak diğer yarısının malikleri ile birlikte tescil isteyebilir. Bu husus, Medeni Kanunun müşterek mülkiyeti düzenleyen amir hükümleri gereğidir. Diğer yarı pay malikleri her ne kadar bağımsız bölüm maliki sıfatıyla davalı olarak davaya dahil edilmişlerse de bu kişilerin tescil konusunda bir dava açıp açmadıkları dosya içeriğinden anlaşılamamaktadır. Mahkemece öncelikle bu konuda gerekli araştırma ve inceleme yapılıp böyle bir dava açılmışsa bu dava ile birleştirilmesi gerekir.

Diğer taraftan, sözü edilen yasa hükmü uyarınca tescile karar verilebilmesi için, arsa payına karşılık hesap edilen değerin kat malikleri adına bir milli bankaya bloke ettirilmesine de karar verilmelidir.

Ayrıca, tescile ilişkin mahkeme kararında bilirkişi raporuna yollamada bulunulmakla yetinilmeyerek, adına tescil yapılan kişi veya kişilerle, tesciline karar verilen bağımsız bölümle birlikte diğer bağımsız bölümlerin her birinin yeni arsa paylarının da hüküm yerinde tesbiti gereklidir.

Bu hususlar dikkate alınmadan verilen karar usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK: ‘nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.2.1996 gününde oybirliğiyle karar verildi.