2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kanunu’na göre bu kanun kapsamındaki taşınmazlar zilyetlik yoluyla iktisap edilemez. Ancak, bu hüküm zilyetlik iddiasıyla yapılan tespit veya bu suretle açılan davanın yargılanması sırasında görevli mahkemece gözetilecek bir hükümdür. Taşınmazı iktisap eden kişinin tapusu iptal edilmedikçe mülkiyetten doğan tüm haklarını kullanabilir. Bu sebeple kamulaştırma bedelinin ödenme tarihinden tapuda malik gözüken kişiye karşı ödenen bu bedelin haksız ve sebepsiz bir iktisap olduğu ileri sürülemez.
Dava dilekçesinde alacağın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR: Davacı idare, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununa göre kamulaştırdığı taşınmazın zilyetlikle iktisap edilemeyecek taşınmazlardan olduğunu, bu nedenle ödediği bedelin iadesini istemiş mahkemece istem kabul edilerek hüküm kurulmuştur.
Dosyadaki belge ve bilgilere göre davalının zilyetliğinde bulunduğu saptanan taşınmaz, kadastro tespit komisyonunca adına tesbit edilmiş ve bu suretle oluşan sicil kesinleştikten sonra kamulaştırma üzerine davalı tarafından 17.11.1992 tarihinde davacı Hazineye ferağ edilmiştir.
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 11. maddesinin 1. fıkrasının son cümlesi “korunması gerekli kültür ve tabiat varlıkları ile bunların koruma alanları zilyetlik yoluyla iktisap edilemez” hükmüne yer vermişse de Yasanın bu hükmü zilyetlik iddiası ile yapılan tesbit veya bu suretle açılan davanın yargılaması sırasında görevli mahkemece gözetilip yapılan araştırma sonucuna göre uygulanacaktır. Tapu iktisap edildikten sonra bu tapu iptal edilmedikçe taşınmaz, kayıt malikinin mülkiyetinde olup ve mülkiyetten doğan tüm haklarını kullanmak durumundadır. Bu nedenle, kamulaştırma bedelinin ödendiği tarihte tapu kaydına istinaden malik olan davalıya ödenen kamulaştırma bedelinin haksız ve sebepsiz bir iktisap olduğu ileri sürülemeyeceğinden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde kabulü doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK: nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19.11.1996 gününde oybirliğiyle karar verildi.