Her bir paydaşa ayrı ayrı özgülenecek en az bir bağımsız bölüm düşmediği bir durumda -paydaşlardan bir kaçı aynı bağımsız bölümde ortak olmayı açıkça kabul etmedikleri takdirde- her bir paydaşa en az bir bağımsız bölüm düşmeyeceğinden ortaklığın kat mülkiyeti kurulması yoluyla giderilmesi mümkün değildir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Dava, üzerinde yapı bulunan taşınmaz malın ortaklığının giderilmesi istemine ilişkindir. Davacılar vekili anataşınmaz üzerinde kat mülkiyeti kurulması yoluyla ortaklığın giderilmesini istemiş paydaşlardan davalılar Marilidia Denori, Jon Sıgole, Morius Panoyoti Borg ve İspiro Ripidi´yi temsilen kayyım İstanbul Defterdarlığı ise anataşınmazın yerinde yapılan inceleme sonunda düzenlenen bilirkişi raporuna itirazında, taşınmazın durumunun aynen paylaştırılmaya elverişli olmadığından satış yoluyla ortaklığın giderilmesi gerektiğini savunmuş; mahkemece taşınmaz mal ortaklığının kat mülkiyeti kurulması yoluyla giderilmesine karar verilmiştir.
Kat Mülkiyeti Yasasının 10. maddesinin son fıkrası hükmü uyarınca kat mülkiyetine konu olmaya elverişli bir taşınmaz üzerindeki ortaklığın giderilmesi davasında mirasçılardan veya ortak maliklerden biri paylaşmanın kat mülkiyeti kurulması ve bağımsız bölümlerin özgülenmesi suretiyle yapılmasını isterse, hakim, o taşınmazın mülkiyetini 12. maddede yazılı belgelere dayanılarak kat mülkiyetine çevrilmesine ve paylar denkleştirilerek bağımsız bölümlerin ortaklara ayrı ayrı özgülenmesine karar verir.
Bu hükme göre kat mülkiyeti kurulabilmesi için öncelikle taşınmazın kat mülkiyetine konu olmaya elverişli bulunması ve paydaşlardan her birine ayrı ayrı özgülenecek sayıda bağımsız bölümün bulunması gerekir. Somut olayda dava konusu taşınmazın üzerindeki yapının anılan yasanın 50/2. maddesinde öngörüldüğü biçimde kargir olduğu, bu niteliği gereği kat mülkiyeti kurulmasına elverişli ise de, yapıdaki bağımsız bölüm (21 adet) ve anataşınmazdaki paydaş (24 kişi) sayısı dikkate alındığında her bir paydaşa ayrı ayrı özgülenecek en az bir bağımsız bölüm düşmediği anlaşılmaktadır.
Yargıtay´ın yerleşmiş uygulamalarına göre böyle bir durumda -paydaşlardan bir kaçı aynı bağımsız bölümde ortak olmayı açıkça kabul etmedikleri takdirde- her bir paydaşa en az bir bağımsız bölüm düşmeyeceğinden ortaklığın kat mülkiyeti kurulması yoluyla giderilmesi mümkün değildir. Dört ayrı paydaşı temsil eden kayyım, bilirkişinin raporundaki gibi üç paydaşa birlikte bir bağımsız bölümün özgülenmesine karşı çıkıp ortaklığın satış yoluyla giderilmesini istediğinden tüm bu olgular gözönünde bulundurularak taşınmazın satışı yoluyla ortaklığın giderilmesine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.