İmar planında yer almayan bir taşınmazın, arsa sayılabilmesi için belediye veya mücavir alan sınırları içinde olmakla beraber, belediye hizmetlerinden (belediyece meskun olduğu için veya meskun hale getirileceği için sunulan yol, su, elektrik, ulaşım, çöp toplama, kanalizasyon, aydınlatma vs.) yararlanan ve meskun yerler arasında yer alması gerekir.
Dava dilekçesinde kamulaştırma bedelinin arttırılması ile faiz ve masrafların davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: K: Mahkemece, dava konusu taşınmazın arsa niteliği gözönünde tutularak bilirkişi kurulları oluşturulup yerinde iki kez inceleme yaptırılmış ise de, düzenlenen raporlarda incelenen arsa satışlarının emsal alınacak nitelikte olmadığı görüşüne yer verilerek, kamulaştırma bedeli emsal satışlara göre değil denetime elverişli olmayan ve yasada öngörülen yönteme uygun düşmeyen genel değerlendirmelerle tespit edilmiş bulunduğundan, bu raporlara itibarla hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Şöyle ki; 1- Bakanlar Kurulunun Yargıtay’ca kısmen benimsenen 28.2.1983 gün ve 1983/6122 sayılı kararı uyarınca, imar planında yer almayan bir taşınmazın, arsa sayılabilmesi için belediye veya mücavir alan sınırları içinde olmakla beraber, belediye hizmetlerinden (belediyece meskun olduğu için veya meskun hale getirileceği için sunulan yol, su, elektrik, ulaşım, çöp toplama, kanalizasyon, aydınlatma vs.) yararlanan ve meskun yerler arasında yer alması gerekir.
Taşınmaz belediye nazım imar planı içinde ise, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 17.4.1998 gün ve 1996/3-1998/1 Sayılı Kararı uyarınca, bu plan kapsamına alındığı tarih ve plandaki konumu, altyapı hizmetlerinden yararlanma ve ulaşım olanakları, belediye merkezine uzaklığı, kullanım biçimi itibariyle iskan amacına yönelik yapılaşma olasılıklar da değerlendirilmek üzere araştırılmalıdır.
Bu hususlar Belediye Başkanlığından ve diğer ilgili merciilerden sorulup alınacak cevap yazılarına göre taşınmazın arsa niteliğinde olup olmadığı hususunun saptanmaması,
2- Bilirkişi kurullarınca dava konusu taşınmazın yerinde inceleme yapılarak, 2942 Sayılı Yasanın 4650 Sayılı Yasayla değişik 11. maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca kamulaştırma (değerlendirme) tarihinden önceki özel amacı olmayan emsal arsa satışlarını esas alarak dava konusu taşınmaz malın satış değerini ve bu değeri etkileyebilecek tüm nitelik ve unsurları gözeten gerekçeli bir değerlendirmeye dayalı olarak taşınmaz malın değerinin tespiti gerekir.
Satışı emsal alınacak olan taşınmazın dava konusu taşınmazla aynı mevkii ve konumda ve aynı yüzölcümde olması, birbirine komşu ya da yakın mesafede bulunması, kamulaştırma (değerlendirme) günune yakın tarihlerde satılmıs olması zorunlu degildır. Buna gore dava konusu taşınmaza emsal alınabilecek nitelik ve özellikleri taşıyan emsal arsa satışlarının belirlenip bilirkişi kurullarınca bu emsal satışların esas alınması suretiyle yapılacak karşılaştırma ve değerlendirme sonunda dava konusu taşınmazın değeri tespit edilmelidir. Dava konusu taşınmazın yer aldığı K: gibi büyük bir ilçede emsal olabilecek özel amacı olmayan arsa satışlarının bulunmadığı da düşünülemez. Kaldı ki, böyle bir olasılık söz konusu olsa bile komşu il ve ilçelerde -kamulaştırma gününden önceki özel amacı olmayan- arsa satışları da emsal alınabilir.
Emsalin satış fiyatına Devlet İstatistik Enstitüsü toptan eşya fiatları endeksi uygulanmak suretiyle değerlendirme tarihinde oluşan fiatları bulunduktan sonra dava konusu taşınmazla karşılaştırılıp incelenerek aradaki farklılıklar belirtilip üstün ve eksik yönleri açıklanmalı, bu nitelik ve farklılıkların taşınmazın değerine olan etkilerinin ne olduğu belirtilmeli ve bu suretle yapılacak karşılaştırma ile dava konusu taşınmazın değeri belirlenmelidir.
Mahkemece tarafların bildireceği ve/veya resen belirlenecek emsal kayıtlar Tapu Sicil Müdürlügunden getirtildikten sonra bilirkişi kurullarından yukarıda açıklanan esaslara uygun incelemeyi ve sonucunu iceren ek raporlar alınmalı, olusacak sonuca gore karar verilmelidır.
İncelenen emsal imar parseli olup da dava konusu taşınmazın bu nitelikte olmaması halinde, dava konusu taşınmazın yapılacak karşılaştırmadan sonra bulunacak değerinden, İmar Yasasının 18. maddesinin 2. fıkrası uyarınca düzenleme ortaklık payını karşılayacak oranda indirim yapılması gerektiğinin de dikkate alınmaması,
Bundan ayrı;
3- Davacılardan M. Ü.’e kamulaştırma evrakının tebliğ edilip edilmediği, edilmiş ise tebliğ tarihinin incelenerek davanın adı geçen yönünden süresinde açılıp açılmadığının denetlenmemesi,
4- Faize, her davalı payı yönünden kamulaştırma tebliğ tarihleri dikkate alınarak mülkiyetin davalı idareye geçtiği kamulaştırma kesinleşme tarihinden itibaren hükmedilmesi gerekirken önceki dava tarihinden hükmedilmesi,
5- Dava kısmen kabul kısmen ret edildiğine göre yargılama giderinin ret/kabul oranına göre taraflara paylaştırılması gerektiğinin düşünülmemesi ve bu nedenle redde göre davalı lehine avukatlık ücreti takdir edilmemesi,
Doğru görülmemiştir. SONUÇ: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK: nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 23.2.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.