1. Anasayfa
  2. Yargıtay 18. Hukuk Dairesi

Yargıtay 18. Hukuk Dairesi E: 2005/9709 K: 2006/833 T: 13.2.2006


Dava, kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili talebine ilişkindir. Bu nevi davalarda tescile karar verilebilmesi için kamulaştırma evrakının taşınmaz sahiplerine usulüne uygun tebliğ edilmiş ve bu tebliğ üzerine idari ve adli yargıya başvurulmamış veya bu konuda açılan davaların kesin olarak sonuçlanmasına rağmen ferağ verilmemiş olması gerekir. Usule uygun tebligat yapılıp yapılmadığı araştırılmadan davanın kabulüne karar verilmesi hatalıdır.

DAVA: Dava dilekçesinde kamulaştırılan taşınmazın davacı adına tapuya tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra, dosyadaki bütün kâğıtlar okunup gereği düşünüldü: K: Dava dilekçesinde ve mahkeme kararında belirlenmemiş olmakla birlikte dava Kamulaştırma Yasası’nın 17. maddesine dayalıdır.

Anılan yasa maddesi uyarınca tescile karar verilebilmesi için kamulaştırma evrakının taşınmaz mal sahiplerine yöntemince tebliğ edilmiş ve bu tebliğ üzerine kamulaştırma işlemine karşı idari ve adli yargıya başvurulmamış veya bu konuda açılan davaların kesin olarak sonuçlanmış olmasına karşın taşınmaz mal sahiplerinin ferağ vermemiş bulunması gerekir.

Somut olayda kamulaştırma evrakı taşınmaz malın tapu kayıt maliki olan İ. oğlu A’ya gazetede ilan yoluyla 28.02.1977 tarihinde tebliğ edilmiş ise de adı geçen kişinin kadastro çalışmalarının yapıldığı 1967 yılından daha önce ölmüş olduğu kadastro tutanağının incelenmesinden anlaşılmakla ölü kişi adına yapılan bu tebligat işlemi geçersizdir.

Kamulaştırma işlemi tapu kayıt maliki İ. oğlu A. yönünden geçerli bir tebliğe dayalı olarak kesinleşmediği gibi, adı geçenin mirasçılarına usulünce tebligat yapılıp yapılmadığı da araştırılmamıştır.

Mahkemece bu hususlar dikkate alınıp gereken araştırma yapılmadan, kesinleşmiş bir kamulaştırma işleminin varlığı kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.

SONUÇ: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 13.02.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.