Yabancı ülke mevzuatında bir engel olmamakla beraber Türk vatandaşlarının o ülkede taşınmaz mal edinmeleri şu veya bu biçimde fiilen engelleniyorsa, Tapu Kanununun 35. maddesinde açıklanan edinme engelinin bulunmadığını söylemek mümkün değildir.
DAVA: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm Temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Beşiktaş, Ortaköy mahallesi, Aydınlık sokak, 52 ada, 15 parselinde kayıtlı taşınmazın tapu siciline tesciline esas, geldi kaydının tetkikinde; taşınmaz hisselerinin Haci Ohannes oğlu Boğos’a ve Tüccar Yorgi oğlu Cabur’a ait olduğu halde verilen cevaplarda taşınmaz hisselerinin Boğos oğlu Ohannes ve Cabur oğlu Yorgi’ye ait olduğu bildirilmiştir. Bu çelişki giderilmediği gibi ibraz edilen tek üyeli Rodos Bidayet Mahkemesi kararlarında da Boğos oğlu Ohannes Kuyumca ve Tüccar Yorgi’nin tek mirasçılarının Sofia Kriakos Vasiliadis olduğu belirlenmiştir.
Şu halde söz konusu tapu kaydı ve dayanağı belgelerdeki bu uyumsuzluk da ortadan kaldırılıp kaytıların delil olma niteliği tartışılmalıdır.
Delil kabul edilen Rodos Bidayet Mahkemesinin mirasçılık belgesine ilişkin kararları 2675 sayılı Kanun uyarınca tanınması mümkün olan kararlardan olmayıp ancak Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 296. maddesi çerçevesinde “Mahallinde mer’i kanunlara mutabık olduğu mahalli Türkiye Şehbenderi veya Türk siyasi memurları tarafından tasdik kılınmış” olup olmadığı da gözetilmemiştir. 16.10.1984 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan “Yabancı Resmi Belgelerin Tasdik Mecburiyetinin Kaldırılması Sözleşmesi” ile 16.01.1987 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan “Bazı İşlem ve Belgelerin Tasdikten Muaf Tutulmasına Dair Sözleşme”ye Yunanistan’ın taraf olup olmadığı araştırılmamıştır.
Diğer taraftan “Tahdidi mutazammın Kanun hükümleri yerinde kalmak ve karşılıklı olmak şartı ile yabancı hakiki şahıslar Türkiye”de gayrimenkul mallara temellük ve tevarüs edebilirler”. (Tapu K: m. 35)
Kanun karşılıklılık esasının en şekilde bilrleneceğini açıklamamıştır. Türk yabancılar hukukunun genel ilkelerinden olan karşılıklı işlem (mütekabiliyet) esası, en az iki Devlet arasında uygulanan ve herbirinin ülkelerinde diğerinin vatandaşına aynı mahiyetteki hakları karşılıklı tanımalarına ifade eder. Bu ilke anlaşma ile tanıma yanında iç mevzuat bakımından bir engel koyma biçiminde yazılı hukukta yer alabilir.
Ancak en önemli nokta 28.05.1927 günlü 1062 sayılı Kanunda ifade edildiği üzere idari karar veya istinsai kanunlarla Türk uyruklular bakımından mülkiyet haklarının kısmen veya tamamen sınırlanıp sınırlanmadığının, daha açık bir ifade ile fiili durumun belirlenmesidir.
Yabancı ülke mevzuatında bir engel olmamakla beraber Türk vatandaşlarının o ülkede taşınmaz mal edinmeleri şu veya bu biçimde fiilen engelleniyorsa, Tapu Kanununun 35. maddesinde açıklanan edinme engelinin bulunmadığını söylemek mümkün değildir.
Bunun yanında yabancı ülke taşınmazının bulunduğu yer bakımından (orneğin sahilde bulunan taşınmazlarla ilgili) izne bağlılık ve yasaklamalar getirilmişse, bizim mevzuatımız bakımından engel olmasa bile sahildeki taşınmazın yabancı tarafından edinilebileceği kabul edilemez.
Davacının mirasçı olduklarının tespitini istediği kişilerin Yunanistan vatandaşı oldukları konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Türk hükümeti 1062 sayılı Kanuna dayanarak 02.11.1964 tarih 6/3801 sayılı Kararla, Yunanistan vatandaşları için karşılıklılık esasına göre sınırlandırmalar getirmiş, temlik yasakları koymuş, bilahare 03.02.1988 tarih, 88/12592 sayılı Kararla yasaklama getiren Kararnameyi kaldırmış ve 23.03.1988 tarih 88/12752 sayılı Kararla da temlik yasağı dönemindeki taşınmazların Yunan vatandaşı kişiler adına tesciline imkan tanımıştır.
Buna karşın, dosyada mevcut Adalet Bakanlığının 07.06.1995 tarih, 37455 ve 17.07.1995 tarih, 33602 sayılı yazılarında gerek muris Ohannes Kuyumcu yönünden mirasın açıldığı 1908 tarihinde; gerek muris Yorgi yönünden mirasın açıldığı 1924 tarihinde; gerek muris Katina yönünden mirasın açıldığı 30.01.1944 tarihinde Yunan Devletinin 03.09.1924 tarih 3250 sayılı Yasa ile taşınmazlar üzerindeki hukuki işlemleri yasakladığı, daha sonra 1938 yılında kabul edilen “Sınır ve Kıyı Bölgelerinde Alım-Satım Hakkının İstimalinin Yasaklanması hakkında 1366/1938 sayılı İhtiyaca Mabni Kanun ile sınır ve kıyı bölgelerindeki taşınmazlar yönünden yasaklamalar getirilmiş; ayrıca Dışişleri, Milli Savunma, Milli Ekonomi ve Tarım Bakanlarının teklifi üzerine sınır bölgesi niteliğinin bölgelere göre konulma ve kaldırılması yetkisinin Cumhurbaşkanına tanındığı anlaşılmaktadır.
Bu kıyı ve sınır bölgelerinin tespitinde görüldüğü gibi herhangi bir coğrafi ölçüm, kıstas mevcut olmayıp bu bölgeler bir kısım vilayetler, ilceler ve adalar tadat edilmek suretiyle belirlenmiştir. Yunanistan topraklarının %55’inin söz konusu Yasa kapsamına girdiği ifade edilmiştir.
Yunanistan daha sonra Avrupa Topluluguna uye olunca 31.07.1990 tarihınde yürürlüğe giren 1892/90k sayılı “Modernizasyon, Kalkınma ve Diğer Hükümlere Dair” Kanun ile yeni düzenlemeler getirilmiş, bu düzenlemelerle sınrı bölgelerinde Yunanistan ve Avrupa Topluluğu üyesi ülkelerin vatandışları ile Rum asıllı diğer ülke vatandaşlarına izinle gayrimenkul edinme ve tasarruf imkanı tanınmış, izin vilayetlerde yasaya uygun kurulan komisyonların takdirine bırakılmıştır.
Yunanistan’da Türk vatandışlarının genel olarak miras yoluyla taşınmazlar edinmelerini doğrudan engelleyen bir kanun hükmü yok ise de; yukarda açıklandığı üzere gerek Yunanistan’ın %55’ini oluşturan sınır ve kıyı bölgelerinde, gerek bu bölge dışında kalan tek tek belirtilmeyen diğer bölgelerde Türklerin gayrimenkul ediniminin izne tabi tutulduğundan uygulamada izinle yetkili komisyon ve mercilerin bu yetkilerini Türklerin gerek satın alma, gerek miras yolu ile gayrimenkul edinmelerini önleyici şekilde kullandıkları tesbit edilmiştir. Bu suretle, gayrimenkulleri miras yolu ile edinme bakımından kırşılıklılık esasının bulunmadığı saptanmıştır. Öte yandan türkiye Cumhuriyeti’nin Rum asıllı olmayan vatandaşlarının, üzerinde serbestçe tasarruf edemedikleri bir gayrimenkulü miras yoluyla ve tam analamıyla iktisap ettiklerini kabul etmek de mümkün değildir.
SONUÇ: O halde, gayrimenkuller yönünden Tapu Kanununun 35. maddesi gereğince karşılıklılık esası bulunmadığından söz konusu kişilerin mirasçı olamayacakları gözetilmeden fiili duruma uygun olmayan gerekçelerle gayrimenkulleri de kapsayacak şekilde mirasçılık belgesi verilmesi kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. (15.12.1995)