1. Anasayfa
  2. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E: 2001/5021 K: 2001/6543


Miras bırakan tarafından ölümü halinde ödenmek üzere kendi adına veya başkası lehine akdedilen veya kendi namına akdedilip de sağlığında ya da ölüme bağlı bir tasarruf ile başkasına devir olunan veya ölenin sağlığında karşılıksız olarak başkasına temlik edilen sigortalar, satın alma değerleri oranında tenkise tabidir.

DAVA: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

KARAR: 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davalılardan Zehra’nın mirasla ilgili herhangi bir işlemi sahiplenmesi, terekeye ait bir malı zimmetine geçirmesi kanıtlanamadığından davacının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,

2- Üçüncü bir şahsın lehine yapılan hayat sigorta mukavelesinden doğan hak ve menfaatleri sigortacıdan talep ve tahsil salahiyeti doğrudan doğruya o kimseye aittir.

Sigorta mukavelesinde üçüncü şahsın mirasçı sıfatı gösterilmiş olsa bile, bu şahıs birinci fıkra hükmü gereğince doğrudan doğruya sigortacıya karşı hak ve menfaatlere sahip olur. Medeni Kanunun 509. maddesi hükmü mahfuzdur. (T.Y. md. 1329)

Miras bırakan tarafından ölümü halinde ödenmek üzere kendi adına veya başkası lehine aktedilen veya kendi namına akdedilip de sağlığında ya da ölüme bağlı bir tasarruf ile başkasına devir olunan veya ölenin sağlığında karşılıksız olarak başkasına temlik edilen sigortalar, satın alma değerleri oranında tenkise tabidir. (M.Y. md. 509)

Tenfizi (yerine getirilmesi) bağışlayanın ölümüne bağlı bağışlamada vasiyet hükmü cereyan eder. (B. Y. md. 240/2)

Somut olayımızla ilgili sigorta poliçelerinin incelenmesinde, miras bırakanın kendi adına, ancak muayyen sürede hayatta olması halinde kendisi ölümü halinde çocukları davalılar Caner ve Cansu lehine sigorta sözleşmesi yaptığı; sigortanın Türk Ticaret Kanunu 1329. maddesinde gösterilen, 3. şahıs lehine hayat sigortası niteliğinde olmadığı; ölümü şartına bağlı lehdar çocuklara yapılan teberru niteliğinde olduğu belirlenmiştir.

Sigorta poliçelerine göre bu tasarruf miras bırakanın ölümü anında hüküm ifade edeceğinden vasiyet hükmünde olup, (B. Y. md. 240/2) iştira kıymetleri nisbetinde kayıtsız şartsız tenkise tabi olacaktır ve terekeye dahildir. (MK. 456).

Dosyada mevcut 27.1.1997 tarihli sigorta yazısına göre davalı çocuklar, red müddetinin bitiminden önce, sigorta tazminatlarını almış, terekeyi sahiplenmiş olduklarından mirası red hakkını kaybetmişlerdir. (MK. 550) O halde bu davalılar yönünden davanın kabulü gerekirken reddi, yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: 1- Hükmün bozma kapsamı dışında kalan temyize konu Zehra’yla ilgili kesiminin 1. bentte gösterilen nedenlerle ONANMASINA,

2- Hükmün davalılar Caner ve Cansu yönünden 2. bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, oyçokluğuyla karar verildi. 27.4.2001.

Muhalefet Şerhi

Miras bırakan tarafından vefatı halinde, ödenmek üzere kendi adına veya başkası lehine bedelsiz olarak yaptıkları sigorta sözleşmeleri satınalma kıymetleri nisbetinde tenkise tabidir.

Ancak Türk Ticaret Yasasının 1329. maddesi gereğince üçüncü bir şahıs lehine yapılan hayat sigorta mukavelesinden doğan hak ve menfaatleri bu şahıs mirasçı olsa bile, sigortacıdan talep ve tahsil salahiyetine sahip olup, miras bırakan dışında bağımsız olarak talep edebilir. Bu nedenle lehdar mirasçı, mirası reddetse de sigorta tazminatını alabilecektir. Mirasın reddi ayrı, mirasçı üçüncü şahsın lehine yapılan sigortanın saklı paylara tecavüz halinde satın alma kıymetleri nisbetinde tenkise tabi olmaları ayrıdır.

Sigorta tazminatlarını talep hakkı mirasçı davalı çocuklara ait olduğundan ve ortada tenkisle ilgili bir dava da bulunmadığından sigorta tazminatları terekeye dahil edilmiyecektir.

Bu nedenle terekeye tesahüp de söz konusu olmadığından davanın reddi doğrudur. Hükmün onanması kanaatiyle değerli çoğunluk görüşüne katılmıyorum.