Davalı bankanın ipotek tesisinden önce kendi elemanları vasıtasıyla konutun nitelik, kullanım durumu ve değerinin belirlenmesi için inceleme yaptığı, bu inceleme sonucu düzenlenen ekspertiz raporunda taşınmazın “mesken” niteliğinde olduğu, mal sahibi tarafından bu şekilde kullanıldığı belirtilmiş ve ekspertiz raporuna taşınmazı mefruş halde gösteren fotoğrafları da çekilerek eklenmiştir. Ekspertiz raporundaki bu tespitler karşısında davalı bankanın basiretli davranmadığı açık olup, iyiniyet iddiası haklı değildir. O halde, aile konutu üzerindeki hakların sınırlanması niteliğindeki ipotek tesisine ilişkin işlemin iptali ve sicildeki ipoteğin terkinine karar verilmesi gerekir.
DAVA: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR: Türk Medeni Kanunu’nun 194/1. maddesi; “aile konutu üzerinde hak sahibi olan eşin, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça aile konutuyla ilgili kira sözleşmesini feshedemeyeceğini, aile konutunu devredemeyeceğini veya konut üzerindeki hakları sınırlayamayacağını” hükme bağlamıştır.
Üzerinde, ipotek tesis edilen taşınmazın davacı ile eşi davalı Yakup’un aile konutu olduğu tartışmasızdır. Konut üzerinde hak sahibi olan davalı kocanın, eşinin rızasını almaksızın dava dışı üçüncü kişinin doğmuş ve doğacak borçlarının teminatı olmak üzere 02.08.2007 tarihinde 15899 yevmiye nolu işlemle konut üzerinde davalı banka lehine ipotek tesis ettirdiği anlaşılmaktadır. Taşınmazın tapu kaydında, ipotek tesisine ilişkin işlemden önce aile konutu olduğuna ilişkin bir şerh bulunmadığına göre, lehine ipotek tesis edilmiş olan banka iyiniyetli ise bu kazanımının korunacağında kuşku yoktur (TMK: md. 1023). Kanunun iyiniyete hukuki bir sonuç bağladığı durumlarda, asıl olan iyiniyetin varlığıdır. Ancak durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyiniyet iddiasında bulunamaz (TMK: md. 3). Davalı bankanın ipotek tesisinden önce kendi elemanları vasıtasıyla konutun nitelik, kullanım durumu ve değerinin belirlenmesi için inceleme yaptığı, bu inceleme sonucu düzenlenen 02.07.2007 tarihli ekspertiz raporunda taşınmazın “mesken” niteliğinde olduğu, mal sahibi tarafından bu şekilde kullanıldığı belirtilmiş ve ekspertiz raporuna taşınmazı mefruş halde gösteren fotoğrafları da çekilerek eklenmiştir. Ekspertiz raporundaki bu tespitler karşısında davalı bankanın basiretli davranmadığı (TTK: md. 20/2) açık olup, iyiniyet iddiası haklı değildir. O halde, aile konutu üzerindeki hakların sınırlanması niteliğindeki ipotek tesisine ilişkin işlemin iptali ve sicildeki ipoteğin terkinine karar verilmesi gerekirken, isteğin reddi doğru bulunmamıştır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.07.2010 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY: Davalı banka, Türk Ticaret Kanunu 20/2. maddesi gereğince basiretli bir tacir gibi hareket etmelidir. Bu nedenle Türk Medeni Kanununun 194. maddesi gereğince yaptırılan ekspertiz işleminde tespit edildiği gibi, tapu kayıt malikinin içinde oturduğu taşınmazın aile konutu olduğunu davalı banka bilebilecek durumdadır. Davalı banka yapılan işlemde Türk Medeni Kanununun 194. maddesinde belirtilen eşin “açık rızasını almak zorundadır. Davacı eşin, işleme açık rızasının mevcut olduğunu veya en azından açık rızanın verilmiş sayılması gerektiğini, ispat yükü kendisine düşen davalı banka, bunu usulünce kanıtlamış değildir. Bu nedenle yerel mahkeme hükmünün değişik gerekçeyle bozulması gerektiğini düşünüyorum.