1. Anasayfa
  2. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi E: 2014/23447 K: 2015/6132 K.


Aile konutuyla ilgili Türk Medeni Kanununun 194/1. maddesinde gösterilen işlemlere rızası gereken eş, senet iptal edilmedikçe, senede dayanan icra takibinin iptalini isteyemez. Bu husus nazara alınmadan icra takibinin iptaline karar verilmesi kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalılardan Melek ve S.. K.. tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

1-Davacı, aile konutu üzerinde hak sahibi olan kocasının, bu konut üzerindeki yasal haklarını kullandırmamak amacıyla, davalı olan üçüncü kişilere muvazaalı olarak kambiyo senedi verdiğini, bu suretle kendisini borçlu gibi göstererek aleyhine icra takibi yaptırdığını, bu takip sebebiyle aile konutu olarak kullanılan taşınmaz üzerine icra dairesi tarafından “haciz” konulduğunu, ileri sürerek, taşınmaz üzerine aile konutu şerhi konulmasına, Trabzon 1. İcra Müdürlüğünün 2011/3021 esas sayılı icra takibinin iptaline karar verilmesini istemiş, mahkemece; taşınmazın tapu kütüğüne aile konutu şerhi konulmasına ve icra takibinin iptaline karar verilmiş, kararı takip alacaklısı olan davalılar temyiz etmiştir.

Türk Medeni Kanununun 194’ncü maddesi; aile konutu üzerine hak sahibi olan eşin, bu konutu diğer eşin açık rızası bulunmadıkça devredemeyeceğini, konutla ilgili kira sözleşmesini feshedemeyeceğini ve konut üzerindeki hakları sınırlayamayacağını hükme bağlamıştır. Şu halde aile konutuyla ilgili hak sahibinin, konutun kaybedilmesi sonucunu doğuran tasarruf işlemleri diğer eşin “açık rızasına” bağlıdır.

Olayda aile konutuyla ilgili bir tasarruf işlemi bulunmamaktadır. Davalı alacaklılar tarafından, koca ve kızı aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibi yapıldığı, bu takip sırasında ödeme emrinin kesinleşmesi üzerine borçlulardan kocaya ait “aile konutu” olarak kullanılan taşınmazın tapu kaydına “haciz” tatbik edildiği yapılan soruşturma ve toplanan delillerden anlaşılmaktadır.

İcra takibi, kambiyo senedine dayanmaktadır. Kambiyo senetlerinde, içerdikleri hak, temelindeki borç ilişkisinden bağımsız nitelikte olup, senet iptal edilmedikçe, buna dayanan icra takibinin iptaline karar verilemez. Dolayısıyla senet muvazaalı bir borç ilişkisine dayanıyor olsa bile, iptal edilmedikçe geçerliliğini sürdürür. Bu bakımdan, aile konutuyla ilgili Türk Medeni Kanununun 194/1. maddesinde gösterilen işlemlere rızası gereken eş, senet iptal edilmedikçe, senede dayanan icra takibinin iptalini isteyemez. Bu husus nazara alınmadan icra takibinin iptaline karar verilmesi kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

2-Davacı, taşınmazın tapu kütüğüne “aile konutu” şerhi konulmasını da talep etmiştir. Türk Medeni Kanununun 194’ncü maddesinin (3.) fıkrasında 6518 sayılı Kanunun 44’ncü maddesiyle değişiklik yapılmış, yapılan değişiklikle; aile konutu olarak özgülenen taşınmazın maliki olmayan eşin, tapu kütüğüne konutla ilgili gerekli şerhin verilmesini tapu müdürlüğünden isteyebileceği kabul edilmiştir. Bu değişiklik 19.02.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir. Şu halde, bu tarihten sonra tapu kütüğüne konutla ilgili şerhin verilmesi tapu müdürlüklerinden istenebilecektir. Tapu Müdürlüğü talebi hukuki veya fiili bir sebeple karşılamadığı takdirde dava yoluyla mahkemeden karar istenebilir. Bu durum ortaya çıkmadıkça, davacının şerh konulması için dava açmakta korunmaya değer bir yararı yok demektir. Dava açmakta hukuki yararın bulunması, dava şartıdır (HMK.m.114/1-h). Dava, 19.07.2013 tarihinde açılmıştır. Dava tarihi itibariyle davacının bu hususta dava açmakta korunmaya değer bir yararının bulunduğunda duraksama bulunmamakta ise de, dava görülmekte iken yapılan yasal değişiklikle bu hususta dava açmak gereksiz hale gelmişse, görünmekte olan dava bakımından da hukuksal yarar artık ortadan kalkmış demektir. O halde davacının tapu kütüğüne “aile konutu” şerhi konulmasına ilişkin talebinin aynı sonuca tapu müdürlüğüne yapacağı başvuru ile ulaşması mümkün bulunduğundan, hukuksal yararı kalmamakla bu talebin usulden reddine karar verilmesi gerekirken bu hususun gözetilmemesi de doğru olmamıştır.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.31.03.2015(Salı)