Taşınmazın halen ve önceden orman olduğu saptandığına, 2510 ve 4753 s. Kanun’larda ormanların dağıtılamayacağı belirtildiğine ve 3402 s. Kanun’un ilgili hükümlerinin Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilmesiyle ormandan tapu ve zilyetlik yoluyla yer kazanma imkanı da kalmadığına göre; dayanılan iskân tapusunun geçerli olduğundan bahisle gerçek kişi lehine hüküm verilemez.
Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda; davanın reddi yolunda kurulan hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
K: Davacı Orman Yönetimi, Gökmenköy Mevkii’nde yeralan 365 ada, 18 parsel sayılı taşınmazın tesbitine itiraz etmiş, yerel mahkeme davayı reddetmiş, hüküm davacı Yönetim tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu taşınmazın öncesinin ve halen Devlet ormanı olduğu, yerinde yapılan keşifte bilgilerine başvurulan orman mühendisi N… ve H…’nın değişik tarihlerdeki raporlarıyla belirlendiği gibi, mahkeme gözlemiyle de saptanmıştır. Yerel Mahkemenin bu raporlarının mücerret ve gerekçeye dayanmadığından bahisle, yeterli olamayacağı şeklindeki gerekçesinin hiçbir yasal dayanağı bulunmamaktadır. Yerel Mahkeme, taşınmazın iskanen verilen tapulu yer olduğunu ve tapu kaydının geçerli olduğunu vurgulayarak davayı reddetmiştir. Oysa, 2510 sayılı İskan Yasasının 21. maddesi dağıtılacak arazileri saymış olup, ormanlar bu maddenin kapsamı dışındadır. Her ne kadar 4753 sayılı Yasanın 64. maddesi anılan maddeyi yürürlükten kaldırmış ise de dağıtım yapılacak taşınmazlar bakımından 4753 sayılı Yasanın uygulanacağını öngörmüş ve bu Yasanın 8. maddesi de yine ormanların dağıtılamayacağı hükmünü getirmiştir. Keza, 3402 sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkralarının Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilmiş olması karşısında tapu ve zilyetlik yoluyla ormandan yer kazanılması olanağı da kalmadığı düşünüldüğünde, davanın kabulüne karar verilmek gerekirken, reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Yönetimin, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde Yönetime iadesine, 16.9.1993 günü oybirliği ile karar verildi.