Genel kadastro ile orman kadastrosu birbirleri için, 3402 s. Kanun’un 22/1. maddesinde bahsi geçen anlamda, ikinci kadastro sayılamaz. Genel kadastro yapılıp kesinleşen yerlerde her zaman orman kadastrosu yapılabilir.
Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda; davanın reddi yolunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ve davalı Orman Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
KARAR: Dosyaya getirtilen kayıt ve belgelerden çekişmeli taşınmazların yer aldığı Yazıcık köyünde ilk orman tahdidinin 1962 yılında yapılıp, 03.01.1963 tarihinde ilan edildiği; genel kadastro tesbitlerine 1962 yılında başlanıp, 13.04.1967-12.05.1967 tarihleri arasında ilan edildiği; 1985 yılında 12 nolu orman kadastro komisyonunca 2896 sayılı Yasa gereğince herhangi bir nedenle, orman sınırları dışında kalan ormanların orman kadastrosu ile 2/B maddesi uygulamasına başlanıp; henüz ilan edilip; kesinleşmeden, 3302 s.Yasa yürürlüğe girdiğinden, çalışmalara bu yasa gereğince devam edilip; 29.07.1987 tarihinde sonuçlandırılıp; askı ilanının 20.08.1990 tarihinde yapıldığı anlaşılmıştır.
Davacı, M… A… D… genel kadastroca 1962 yılında tesbitleri yapılıp; 13.05.1967 tarihinde itirazsız kesinleşen ve dosyadaki kayıtlara göre, hissedar olduğu 520, 507 ve 384 parsel sayılı taşınmazların 1962 yılında yapılan ilk orman kadastrosunda orman dışında bırakıldığı halde, 1985 yılında 12 nolu orman kadastro komisyonunca orman sayılarak 2/B maddesi uygulaması sonucu Hazine adına çıkartıldığı savı ile 20.08.1990 tarihinde ilan edilen orman kadastro işlemlerinin iptali istemiyle dava açmıştır.
Yerel Mahkeme, taşınmazların tarım arazisi olarak kullanıldığı, 1962 yılında arazi kadastrosunun yapılıp, kesinleştiği; 3402 sayılı Yasanın 22/son maddesine göre aynı yerde yapılan orman kadastrosunun ikinci kadastro olup, hükümsüz kaldığı; hukuki bakımdan yokluk bulunduğu gerekçeleri ile davanın reddine, ilk kadastro yönünden işlem yapılmasına karar vermiş; hüküm davacı gerçek kişi ve davalı Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
6831 sayılı Yasayı değiştiren 2896 ve 3302 sayılı Yasalar daha önce, orman kadastrosu yapılıp, kesinleşen yerlerde, herhangi bir sebeple tahdit dışında kalan ormanların sınırlandırılmasına olanak sağlamıştır. Daha sonra yürürlüğe giren 3373 sayılı Yasa ise, 4785 sayılı Yasa hükümleri de nazara alınarak orman kadastrosu yapılıp kesinleşen yerlerde, yeniden sınırlandırma yapılmasına olanak tanımamıştır.
3402 sayılı Yasanın 22/1 maddesinde; daha önce kadastrosu yapılıp kesinleşen yerlerde, ikinci kadastro yapılamayacağı; yapılması halinde, hükümsüz sayılacağı kabul edilmiştir. Ancak, maddede belirtilen ikinci kadastrodan amaç, aynı nitelikteki kadastrodur. Genel kadastro ile orman kadastrosu birbirleri için ikinci kadastro sayılamaz. Genel kadastro yapılıp kesinleşen yerlerde her zaman orman kadastrosu yapılabilir.
Yerel Mahkemece, 1962 yılında arazi kadastrosu yapılıp kesinleştiği nedeniyle, aynı yerde yapılan orman kadastrosunun ikinci kadastro sayılarak, hükümsüz olduğu gerekçesi ile davanın reddine, ilk kadastro yönünden işlem yapılmasına karar verilmiştir. Hüküm fıkrasında dava reddedilmekle birlikte, orman kadastrosu hükümsüz sayıldığından, davanın kabulünü de içerir biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı gerçek kişi ve davalı Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 02/03/1994 gününde oybirliği ile karar verildi.