Orman alanları içinde yer alan, orman bütünlüğünü bozan ve hiçbir mülkiyet belgesi bulunmayan küçük açıklıkların, özel mülk olarak kabulüne olanak yoktur.
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda, davanın kabulü yolunda kurulan hükmün Yargıtay’ca incelenmesi Orman Yönetimi ve Hazine tarafından istenilmekle; süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra., dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü :
Davacı; 28 sayılı parsele zilyet olduğunu ve özel mülk olduğunu ileri sürerek, orman olarak yapılan tespitin iptalini istemiştir.
Yerel mahkeme davayı kısmen kabul etmiş, 28 sayılı parselin 9l2.l32 m2’lik kesimini orman saymış, (A) harfi ile işaretli l500 m2’lik kesiminin orman olmadığını belirtip, tespitin iptali ile gerçek kişi adına tesciline karar vermiştir. Gerçek kişi reddedilen bölümle ilgili olarak temyize başvurmamış ve bu kesimle ilgili hüküm bölümü kesinleşmiştir. Hazine ve Orman Yönetiminin ise, (A) ile işaretli l500 m2’lik kesime yönelik hüküm bölümünü temyiz etmişlerdir.
Dava konusu olan 28 sayılı parselin tamamı büyük bir orman alınıdır ve bu parselinde çok küçük bir yer olan (A) ile işaretli kesimin hiçbir mülkiyet belgesi yoktur ve dört tarafı ormanla çevrilidir
Orman alanları içinde yer alan, hiçbir mülkiyet belgesi olmayan bu tür küçük parçaların varlığı, 683l sayılı Yasanın l7/2. maddesine aykırılık teşkil eder. Şöyle ki, memleket haritasında açık alan olarak gözükmesi 683l sayılı Yasanın l7/2. maddesinin uygulanmasını önleyemez ve bu madde yok sayılamaz, uzman bilirkişinin bu yönü gözetmeyen raporu ve düşüncesi hükmü dayanak olamaz. Anılan maddenin ÖZÜ (ORMAN BÜTÜNLÜĞÜNÜN BOZULMASIDIR.) İşte bu olgu, burada aynen mevcuttur.
Kaldı ki, memleket haritaları l955 tarihli olup, orman açmaları çok önceden oluşmaktadır. Esasen hangi tarihte açma yapılırsa yapılsın, gerçekleşen olay orman bütünlüğünün bozulmasıdır. Yasa koyucu, orman bütünlüğünün bozulmasını önlemek kamacı ile değinilen bu yasa hükmünü oluşturmuştur. 28 sayılı parselin tamamı orman olarak tahdit içine alınmıştır. Bu alan içinde anılan maddeye aykırılık teşkil eden (A) ile işaretli l500 m2’lik kesimin özel mülk olarak kabulüne yer yoktur. Tapu ve zilyetlik yolu ile ormandan yer kazandıran 3402 sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları da Anayasa Mahkemesince iptal edilmiştir. Bu yollarla ormandan toprak kazanılamayacağı da gerçektir. 683l sayılı Yasanın l7/2. maddesine aykırılık teşkil edecek şekilde (A) ile işaretli kesimin tahdidinin iptali ile, gerçek kişi adına tesciline karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Davanın, parselin tümü için reddi gerekir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle, Hazine ve Orman yönetiminin krokide (A) ile işaretli ve l500 m2’lik kesime yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bu bölünün (BOZULMASINA), Orman Yönetimince yatırılan peşin temyiz harcının istek halinde iadesine, l5.l0.1996 günü oybirliğiyle karar verildi.