Mera komisyonun tespit, tahdit ve tahsis kararlarına karşı otuz günlük askı ilan süresi ve tebligatı gerektiren bir hal varsa tebliğden itibaren otuz günlük süre zarfında asliye hukuk mahkemesine dava açılabilir.
Taraflar arasındaki mera komisyonu kararının iptali ve taşınmaz vasfının orman olarak düzeltilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda;davanın reddi yolunda kurulan 27.12.2001 günlü hükmün Yargıtay’ca duruşmalı olarak incelenmesi davacı Orman Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
Davacı Orman Yönetimi, 25.6.2001 günlü dilekçesi ile 1961 yılında yapılan tapulama tespitinde mera niteliği ile sınırlandırılan A. Köyü 674 numaralı parselin kumul erozyonunu önlemek amacıyla Maliye Bakanlığının 15.5.1964 gün ve 3121-7421/8196 sayılı olurları ile ağaçlandırılmak üzere Orman Genel Müdürlüğüne tahsis edildiğini, bundan sonra Orman Genel Müdürlüğü tarafından “Turan Emeksiz” ormanı adı altında okaliptüs, fıstık çamı, Kıbrıs akasyası gibi ağaçlarla ağaçlandırılarak 30 yaşlarında orman oluşturulduğunu, 4342 sayılı Yasanın 6. maddesine göre oluşturulan mera komisyonu tarafından taşınmazın mera olarak tahdit ve tespit edilmek istendiğini bu işlemin iptali ile parselin niteliğinin orman olarak düzeltilmesi istemi ile dava açmıştır. Mahkemece dava konusu 674 numaralı parselle ilgili 4342 sayılı Mera Yasası uyarınca kurulan mera komisyonu tarafından yapılmış bir mera tahsisinin bulunmadığı, parselin tapulama tespitinin 1962 yılında kesinleştiği gerekçesiyle davanın süre yönünden reddine karar verilmiş, hüküm davacı Orman yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; Dava konusu 1.210.637 m² yüzölçümündeki 674 numaralı parselin 18.6.1961 tarihinde yapılan tapulama çalışmasında köy orta malı mera niteliği ile sınırlandırıldığı ve tutanak 29.5.1962 tarihinde kesinleşerek tescil harici bırakıldığı,
Davacı Yönetim, 25.6.2001 günlü dilekçe ile dava konusu parselin mera komisyonu tarafından mera olarak tespit, tahdit ve tahsisi yönünden işlemlere başlanması nedeniyle, taşınmazın mera niteliğinin iptalini ve niteliğinin orman olarak düzeltilmesini isteyerek asliye hukuk mahkemesine dava açıldığı,
Asliye Hukuk Mahkemesince 27.6.2001 gün 2001/667-685 sayılı kararla “çekişmeli taşınmazın 1961 yılında mera niteliğiyle tespitinin yapılıp 3402 sayılı Yasanın 16/B maddesine göre düzenlenen özel siciline kayıt edildiği, 4342 sayılı Mera Yasası uyarınca kurulan Mera Komisyon Kararının iptali isteği ile açıldığı, sözü edilen Yasanın 13. maddesinde Kadastro yapılan yerlerde 30 günlük askı ilan süresi içinde mera komisyon kararının iptali yönünde açılan davalara bakma görevinin kadastro mahkemelerine ait olduğu” gerekçesiyle görevsizlik kararı vererek dava dosyasını kadastro mahkemesine aktardığı,
Davanın devamı sırasında ve karar tarihinden önce mera komisyonu, taşınmazı Mera Yasası hükümleri uyarınca mera olarak tespit edip 22.10.2001 – 22.11.2001 tarihleri arasında askı ilanına çıkardığı ve Orman Yönetiminin süresinde 19.11.2001 günlü dilekçe ile taşınmazın mera değil orman olduğu iddiası ile mera tespit ve tahsis kararının iptali için komisyona itiraz ettiği, Yönetim 19.11.2001 tarihli itiraz dilekçesinde açıkça yapılan mera tespitine itiraz ettiği halde, komisyonun itiraz dilekçesine yanlış anlam vererek “Yönetimin itirazının tespite değil sadece tahdide yönelik olduğu, bu aşamada tahsis kararı olmadığından, tahsise dair yapılan itirazın reddine” karar verildiği Kadastro mahkemesinin “halen mera komisyonu tarafından bir tahsis kararı verilmediği gibi çekişmeli parselin kadastro tespitinin 1961 yılında yapılıp 1962 yılında kesinleştiği gerekçesiyle 3402 sayılı Yasanın 12/3. maddesi gereğince hak düşürücü süre yönünden davayı reddettiği, hükmün Orman Yönetimi tarafından temyiz edildiği, anlaşılmaktadır.
3 Mart 1998 tarihinde yürürlüğe giren, 4342 sayılı Mera Yasasının 13/5. maddesinde “komisyon kararlarına karşı 30 günlük askı ilan süresi ve tebligatı gerektiren hallerde tebliğden itibaren 30 günlük süre içinde asliye hukuk mahkemesine, kadastro yapılan yerlerde ise, kadastro mahkemesine dava açılabilir” hükmü bulunduğundan, Yasasının öngördüğü temel ilke, mera komisyonlarının TESBİT, TAHDİT ve TAHSİS kararlarına karşı açılacak davalara bakma görevinin asliye hukuk mahkemesine ait olduğudur. Maddede belirtilen “kadastro yapılan yerlerde” tümcesinin Mera Yasasının 7/2 ve 3. fıkralarında anılan biçimde bir mera tespit ve tahdit işlemi yapılarak o taşınmaz hakkında genel arazi kadastro tutanağı düzenlenip askı ilamına çıkartılması halinin, yasadaki “kadastro yapılan yerler” kavramı içinde düşünülerek, işte bu halde, askı ilan süresi içinde açılacak davalara bakma görevinin kadastro mahkemesine ait olduğunu kabul etmek gerekir. Mera Yasasının 13. maddesinin 5. fıkrasındaki (3402 sayılı Kadastro Yasası uyarınca programa alınan yerler, çalışmaların başlamasından en az 4 ay önce Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce, Bakanlığa bildirilir. Bu süre içinde ilgili komisyonlar tarafından mera, yaylak ve kışlakların tespit ve tahdidi yapılarak, durum Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğüne intikal ettirilir) hükmü ile aynı maddenin 7. fıkrasındaki (komisyonlar, yukarıda belirlenen süre içinde mera tespit ve tahdit işlemlerini yapmadığı takdirde, bu işlemler 3402 sayılı Kadastro Yasası hükümlerine göre kadastro komisyonlarınca gerçekleştirilir) hükmü karşısında, mera komisyonu tarafından tespit ve tahdidi yapılarak Tapu Kadastro Genel Müdürlüğüne intikal ettirilen, ya da yasada öngörülen sürede komisyonca tespit ve tahdidin yapılmaması nedeniyle bu işlemlerin arazi kadastro ekiplerince yapılarak kadastro tutanağı düzenlenen taşınmazlar hakkında 3402 sayılı Yasanın 11/1. maddesi uyarınca 30 günlük askı ilan süresi içinde açılan davalara bakma görevinin kadastro mahkemelerine ait olacağı, bunun dışında yani daha önce hiç kadastro yapılmayan, ya da genel arazi kadastro işlemi önceki yıllarda yapılıp kesinleşen yerlerde mera komisyonunun yaptığı tespit, tahdit ve tahsis kararlarının, mera komisyonu tarafından Mera Yasasının 13/4. maddesi gereğince yaptığı ilan ya da tebliğ üzerine 30 günlük süre içinde açılacak davalara bakma görevinin asliye hukuk mahkemelerine ait olduğu kabul edilmelidir.
Şunu da belirtmek gerekir ki;mera, yaylak ve kışlakların tespit ve tahdit (sınırlandırılma) işlemleri yasal yollardan geçip kesinleşmedikçe mera komisyonları tarafından TAHSİS kararı verilemez. Yasanın 7. yada başka bir maddesinde arazi kadastro ekip ve komisyonlarına TAHSİS yapma yetkisi de verilmemiştir. Yasanın 12. maddesi gereğince TAHSİS KARARI verme yetkisi sadece mera komisyonlarına aittir. Komisyonun verilen tahsis kararları Valilik onayı ile yürürlüğe girip bundan sonra 13/4. maddesi hükmünce ilan ve ilgili kuruluşlara tebliğ edilir. Mera Yasasının 7 ve 13. maddeleri ile 3402 sayılı Yasanın 25/son maddesi hükmü birlikte göz önünde bulundurulduğunda, ister kadastro yapılan, isterse yapılmayan yerlerde mera komisyonlarının verdiği TAHSİS KARARLARINA karşı 30 günlük askı ilanı içinde açılacak davaların Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülmesi gerektiği sonucuna ulaşılır.
Somut olayda, Orman Yönetimi 19.11.2001 günlü itiraz dilekçesi ile komisyonun mera tespit kararına itiraz ettiği halde, itirazın tahsis kararına yönelik olduğu, halen bir tahsis kararı verilmediği gerekçesiyle itirazın reddine dair verdiği kararın yanlışlığı bir yana, davanın devamı sırasında taşınmaz hakkında 4342 sayılı Mera Yasası uygulaması ile mera, tespit ve tahdit işlemi yapılmış ve sonuçları ilan edilmiş olduğundan, mevcut dava aynı zamanda Mera Komisyonunun Tespit Kararına itiraza dönüşmüştür. Mera Komisyonu, Yasasının 7. maddesinin 2. fıkrası gereğince işlem yapmamış ve bu yasa hükmüne göre kadastro tutanağı da düzenlenmemiş olduğu ve Yönetimce Maliye Bakanlığının yaptığı tahsise dayanılarak taşınmazın niteliğinin orman olarak düzeltilmesi istendiğinden, davanın ileri sürülüş biçimine ve Mera Yasasının 13/5. maddesi hükümlerine göre davaya bakma görevi asliye hukuk mahkemesine aittir.
Diğer taraftan; mahkeme, çekişmeli 674 numaralı mera parselinin tespitinin 29.05.1962 tarihinde kesinleştiği gerekçesiyle davayı 3402 sayılı Yasanın 12/3. maddesi gereğince hak düşürücü süre yönünde reddetmiştir. Genel hükümler çerçevesinde temyize konu davaya bakıldığında kesinleşen tespitlerin iptali yönünden açılacak davaların genel mahkemelerde görülmesi gerekir. Genel mahkeme, hak düşürücü sürenin varlığını saptadığı takdirde davayı bu yönden ret edecektir. Kadastro mahkemeleri bu tür davalara bakmakla görevli değildir. Bu nedenle, mahkemenin kabulü dahi yasaya aykırıdır.
Görev konusu kamu düzeni ile ilgili olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden göz önünde bulundurulması gerekeceğinden asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğundan bahisle davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu gibi hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 17.9.2002 günü oybirliği ile karar verildi.