Yargıtay 20. Hukuk Dairesi E: 2002/7720 K: 2002/9775 T.28.11.2002

Kadim ya da tahsisli mera olmasına rağmen, bir şekilde kadastro işlemi esnasında tespit dışı tutulması o yerin mera olma özelliğini değiştirmez.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Davacı A. Köyü Tüzelkişiliği temsilcisi 6.6.1994 günlü dava dilekçesiyle A. Köyünde değişik mevkilerde yer alan ve 3-4 pafta içinde çalılık olarak tespit harici bırakılan yerlerin bir kısmının mera, bir kısmının ise köylünün ziraat arazisi olduğu iddiasıyla Orman Genel Müdürlüğünü hasım göstererek dava açmış ve sözü edilen yerlerin mera ve arazi olarak tespit ve tescilini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda 3-4 pafta içinde yer alan çekişmeli taşınmazların kısmen mera, kısmen şahıs arazisi, kısmen de orman olduğunun saptandığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 4.9.2001 tarihli bilirkişi raporunda (B) ile gösterilen 332.683 m2, (C) ile gösterilen 1.088.840 m2 bölümlerinin mera olarak sınırlandırılmasına, (A) ile gösterilen 859.097 m2 ve (D) ile gösterilen 1.173.398 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar hakkındaki davanın orman sayılan yer olduklarından reddine karar verilmiş, hüküm davalı Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.

Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce orman kadastrosu yapılmamış, genel arazi kadastrosu işlemi yapılmış ve sonuçları 22.8.1984 – 20.9.1984 tarihleri arasında ilan edilmiş ve kesinleşmiş, çekişmeli taşınmaz çalılık olarak tespit harici bırakılmıştır. Köy tüzelkişiliği temsilcisinin ileri sürdüğü iddiaların birbiriyle bağdaşmaması bir yana, köyde bazı kişilerin tarım arazilerinin tespit harici bırakılmasından dolayı tescil davası açmasında aktif dava ehliyeti de bulunmamaktadır.

Davacı köyün mera olarak sınırlandırma iddiasına gelince: Mevcut yasalarımızdaki uygulamaya göre kadim ya da tahsisli mera olan yerler, o yerde yapılan kadastro çalışmaları sırasında 3402 sayılı Yasanın 16/B maddesine göre kadastro ekiplerince belirlenip sınırlandırılarak özel siciline yazılabileceği gibi 3.3.1998 tarihinde yürürlüğe giren 4342 sayılı Mera Yasası hükümlerine göre kurulacak mera komisyonları tarafından belirlenmesi gerekir.

Yasalarımızda, Genel mahkemelerin kadastro sırasında tespit harici bırakılan yerleri mera olarak sınırlandıracağı konusunda herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Ancak, kadim ya da tahsisli mera olduğu halde, her nasılsa kadastro sırasında tespit harici bırakılmış olması o yerin mera olma özelliğini değiştirmeyeceğinden, böyle bir yere özel ya da tüzel kişilerin elatması halinde, o yerin kendi köylerine ya da beldelerine ait olduğunu iddia eden köy ve belde tüzel kişilikleri ya da Hazine genel mahkemede elatmanın önlenmesi davası açabilirler. Açıklanan nedenlerle Orman Yönetimin temyiz itirazları yerinde olup, kabulü ile hükmün bozulması gerekmiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 28.11.2002 günü oybirliği ile karar verildi.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın