Kamu malı olan mera, yayla ve ormanlardan yararlanma hakkı olan ve kesim hakkı bulunan o yerde yaşayan o köyde ikamet eden kişilerin dava açmakta hukuki yararı vardır
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda, davanın kabulü yolunda kurulan hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
İstanbul İli, Şile İlçesi, Y… Köyü, Kaldırımüstü mevkiindeki 216 ve 217 parsel sayılı taşınmazlar 2924 sayılı Yasa uyarınca gerçekleştirilen kadastro tespiti sırasında 6831 sayılı Yasanın 1744 sayılı Yasa ile değişik 2/B madde uygulaması sonucu II numaralı orman sınırları dışına çıkarılan poligon içerisinde kaldığı, zilyedi tarafından davalı şirkete satıldığı nedeniyle 35.690.74 m2 ve 14.656.60 m2 yüzölçümlerinde meyve bahçesi ve tarla niteliği ile Hazine adına tespit edilmiş, bu parsellerin beyanlar hanesine S… A.Ş.’nin işgalinde olduğu yazılmıştır. Kadastro tespitine Şile İlçesi, Y… Köyü nüfusuna kayıtlı ve doğduğu günden beri Y… Köyünde ikamet ettiği resmi araştırma sonucunda anlaşılan Vural, o köy halkından vatandaş sıfatıyla 30 günlük yasal süresinde itiraz etmiş, taşınmazların tamamen orman vasfında, makta verilen yerlerden olduğu savıyla tespitlerinin orman niteliğiyle Hazine adına yazılmasını istemiştir. Hazine ve Orman Yönetimi, itirazın niteliği gereği davaya dahili davalı olarak katılmışlardır. Mahkemece, orman içi köy niteliğindeki Y… Köyünün “orman köylüsü” sıfatıyla davacı kişinin tespitlere itirazında hukuki yararı olduğu, kadastro tespitine ve 6831 sayılı Yasanın 2/B madde uygulamasına konu davalı parsellerin öncesinde kesinleşen orman sınırları içinde, hükmen orman ve halen fiilen orman niteliğinde bulunduğu, bu niteliğini hiçbir zaman yitirmediği, zilyetliğin ise varolmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, 216 ve 217 sayılı parsellerin vasıflarının düzeltilerek, her iki taşınmazın da orman vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, taşınmazların kadastro tutanağının beyanlar hanesindeki davalı “S… A.Ş.’nin işgalindedir” yolundaki şerhin terkinine, Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, peşin alınan harcın mahsubu ile kalan harcın, yargılama giderlerinin ve ücreti vekaletin davalılar Orman Yönetimi ve S… A.Ş.’den müteselsilen alınmasına karar verilmiş, hüküm davalılar Orman Yönetimi, Hazine ve S… A.Ş. tarafından temyiz edilmiştir.
İncelenen dosya kapsamına göre;
1) Dava konusu taşınmazların halen eylemli orman olduğu, memleket haritası, amenajman ve hava fotoğraflarına göre orman, Tapulama Mahkemesinin 17.4.1963 tarih, 1963/4, 5, 6, 7 ve 13.9.1963 tarih, 1963/143 sayılı kararları ile hükmen orman, belgeler itibariyle ayrıca 3116 sayılı Yasaya göre yapılan ve kesinleşen orman tahdidi içinde yer alıp bu niteliğini koruduğu tartışmasızdır.
2) Dava konusu taşınmazlar için yapılan 6831 sayılı Yasanın 3302 sayılı Yasa ile değişik 2/B madde uygulamasının tamamen gerçeklere aykırı, yasalara ters düşen bir olay olarak Orman Bakanlığınca dahi bu olguları saptamak suretiyle 57 numaralı orman kadastro komisyon üyeleri hakkında tahkikat yapıldığı yine dosya kapsamındaki belgelerden anlaşılmıştır.
3) orman tahdit komisyon üyeleri hakkında soruşturma yapılıp, yapılan 2/b uygulamasının kanuna aykırı olduğu, gerçeklere ters düştüğü (yapılan keşif, uzman bilirkişi raporları, belgeler, kesinleşmiş 3116 sayılı yasaya dayalı tahdit, bu alanlara ait kesinleşmiş mahkeme kararları ve bu günkü durumu yansıtan fotoğraflarla birlikte) kanıtlanmış olup, gerek 20. hukuk dairesinin, gerek yargıtayın genel görüşü ve kararları ile bu şekilde gerçekleşen işlemlerin yok hükmünde olduğu belirgin olup, bu uygulama aynen devam etmektedir. bu nedenle, yapılan işlemlere geçerlilik tanınmasına olanak yoktur.
4) Kamu malı olan mera, yayla ve ormanlardan yararlanma hakkı olan ve kesim hakkı bulunan o yerde yaşayan o köyde ikamet eden kişilerin dava açmakta hukuki yararı vardır. Bu yarar, Yargıtay’ca da benimsenmiştir. Dolayısıyla, gerçek kişinin bu davayı açmaktaki hukuki yararı tartışmasızdır.
bütün bu yasal prosedür yanında, halen orman niteliğini koruyan taşınmazların gerçek dışı işlem ve eylemle niteliğini kaybettiğinden sözedilemeyeceği gibi, hiç kimse için halen orman olan taşınmaz üzerinde (zilyetlik, satış, satın alma, lehe şerh konulması gibi) somut olaya ters düşen herhangi bir hakkın varlığından da asla sözedilemez.
Açıklanan nedenlerle, davanın kabulü ve taşınmazların orman niteliğiyle Hazine adına tescilleri yolunda kurulan hüküm usul ve yasaya uygun olup, davada Orman Yönetimi davalı sıfatıyla yer almıştır. Oysa, davacı durumunda bulunması gerekliyken, diğer tarafta yer almış olarak herhangi bir şekilde ücreti vekalet istemi konumunda bulunmadığı ve açıklanan diğer nedenlerle Hazine ve Orman Yönetimi ile davalı şirketin tüm temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının Orman Yönetimi ve S… Anonim Şirketine yükletilmesine, Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 23/6/2003 günü oybirliği ile karar verildi.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için oturum açmalısınız.